Anasayfa
Yazarlar
Barış Özgür ÇELEBİ
Yazı Detayı
Bu yazı 1365+ kez okundu.
AFGANİSTAN GERÇEĞİ
Afganistan; geçmişte adı pek fazla geçmeyen, az tanınan, fakir ama sükunet içinde, kendi yağında kavrulup giden, ülkemizi seven, bizim de kendilerini sevdiğimiz mazlum bir ülke idi. Bakir topraklar üzerinde yaşayan, geri kalmış, cehalet içinde ancak sezsizce, kimseye yük olmadan onurla hayatlarını sürdüren; değişik dil ve etnik kökenli aşiretlerin etkili olduğu bir yerdi. Zamanın SSCB’nin emperyalist idarecileri 1979’da sessiz durmaları nedeniyle kolay lokma olarak gördükleri Afganistan’ı işgale kalktı. Eğitimsiz, düzensiz, zayıf, güçsüz, savunmasız bir durumda olan Afgan halkı; bu ani işgale kendilerinden beklenmeyen sert tepki verdi. Bu direnç karşısında her yönden kıyaslanamayacak kadar güçlü olan Rusya afalladı. Arı kovanına çomak soktuklarını anladıklarında artık olan olmuştu. Rusya’ya karşı gösterilen bu olağanüstü direniş; bütün bunları sinsice izleyen ve bu durumu kendi lehine kullanmak için tetikte bekleyen baş emperyalist ABD için büyük bir fırsat oldu. Direnişçi çevreleri her yönden destekleme, onları örgütleme, eğitme, kendilerine bağlama, dini paravan olarak kullanma işini planladı, icraata koydu, finanse etti. Finanse etti derken bizdeki bölücü ve ideolojik örgütlere yaptıkları gibi onların da uyuşturucu işine girmelerine göz yumdu. Bin Ladin’leri, Taliban’ları vb bir sürü örgütleri ortaya çıkardı. Böylece Rusya’yı Afganistan’a girdiğine bin pişman etti...Sonuç olarak Rusya 10 yıl kadar sonra çekilmek zorunda kaldı...Bununla da kalmadı. Geri çekilmenin akabinde, önceleri birçokları tarafından yıkılmaz diye lanse edilen SSCB dağılma sürecine girdi...Böylece dünya dengeleri değişti. ABD dünyada tek güç olma havasına girdi ve bu ortamı köküne kadar sömürdü, kullandı... Bizde, Afganistan’da ve dünyanın başka yörelerinde; ayrım yapmadan tüm bölücü ve ideolojik şiddet örgütlerini bulundukları yöre ülkelerinin başına musallat etti...
11 Eylül 2001 ‘deki New York saldırılarını dünyada kendilerine yeni alanlar oluşturmak için planladı ve uyguladı... Bunu bahane ederek bu kez de kendisi işgal amacıyla Afganistan’a yerleşti. Ülkede karşılıklı olarak savaşan kesimleri kontroluna alıp insanları birbirine kırdırdı. Afgan ülkesi yakıldı, yıkıldı, öldü, bitti, perişan, ‘göçer’ oldu. İster Demokrat kesim, ister Cumhuriyetçi kesim olsun kim gelirse gelsin aynı kafa ile dünya mikseri olma işini sürdürdü. Son olarak tüm dünyaya demokrasi getireceğini söyleyen ve dünyadaki birçok safdillerin umudu olmayı başarıp başa gelen bay Biden son vuruşu yapıp oluşturduğu, finanse ettiği, kullandığı kesimlerin başa gelme ortamını oluşturup Afganistan’dan çekildi. Ve beklendiği gibi; kendilerinin kural tanımaz, demokrasi allerjili adamları, maalesef, ülkeyi kirli ve kanlı ellerine almış oldu...Afganistan; yarınlarda neler olacağı bilinmeyen bir girdaba saplanmış oldu...Rusya ve ABD kına yaksın...
Özetle; Dünyayı karıştırıp içinden çıkılması zor sorunlar çıkaranlar emperyalist ülkelerdir...
ABD’de hangi yönetim başa gelirse gelsin eli kanlıdır...
İşleri güçleri dünya ve uzay hakimiyeti için hedefe aldığı ülkelere ve insanlarına zerre kadar değer vermemektir. Hedefteki ülkelerin; yönetici olma potansiyeli olan her görüşteki kişileri, kendilerinin proje adamları olarak yetiştirmektir. Bu ülkelerin bilgili insanlarını ülkelerine çekip beyinlerinden yararlanmaktır. Genel ve yerel yöneticileri, güvenlik birimlerini, uygun buldukları bilim çevrelerini, STK’ları, gazeteleri, gazetecileri vb kesimleri kullanmaktır, fonlamaktır, parlatmaktır, kendilerine bağlamaktır, celladına aşık insanlar haline getirmektir, birer mankurt yapmaktır...
Çözüm; insanların bütün bu olup bitenleri kavramaları, dostlarını-düşmanlarını iyi tanımaları, kullanılmamak için çok bilgili-çalışkan olmaları, kendine gelmeleri, birbirine düşmemek için sevgi dilini hakim kılmaları, satmamaları, satılmamaları; ülkelerinin geçmişini, tarihini, kültürünü, dilini, insanlarını, milli ve manevi değerlerini (yaşamasa bile) iyi bilmelerinden geçer. Bütün bunların başında ülkelerde adalet, eğitim, liyakat sisteminin düzenli olması olmazsa olmaz bir şarttır. Bu zorlu jeostratejik yerde varlığımızı sürdürmek istiyorsak bütün bunları bilmeli ve ona göre davranmalıyız... Başka bir çıkış yolu var mı? Doğrusu bilmiyorum... Selamlar, saygılar, sevgiler...
Ekleme
Tarihi: 24 Ağustos 2021 - Salı
AFGANİSTAN GERÇEĞİ
Afganistan; geçmişte adı pek fazla geçmeyen, az tanınan, fakir ama sükunet içinde, kendi yağında kavrulup giden, ülkemizi seven, bizim de kendilerini sevdiğimiz mazlum bir ülke idi. Bakir topraklar üzerinde yaşayan, geri kalmış, cehalet içinde ancak sezsizce, kimseye yük olmadan onurla hayatlarını sürdüren; değişik dil ve etnik kökenli aşiretlerin etkili olduğu bir yerdi. Zamanın SSCB’nin emperyalist idarecileri 1979’da sessiz durmaları nedeniyle kolay lokma olarak gördükleri Afganistan’ı işgale kalktı. Eğitimsiz, düzensiz, zayıf, güçsüz, savunmasız bir durumda olan Afgan halkı; bu ani işgale kendilerinden beklenmeyen sert tepki verdi. Bu direnç karşısında her yönden kıyaslanamayacak kadar güçlü olan Rusya afalladı. Arı kovanına çomak soktuklarını anladıklarında artık olan olmuştu. Rusya’ya karşı gösterilen bu olağanüstü direniş; bütün bunları sinsice izleyen ve bu durumu kendi lehine kullanmak için tetikte bekleyen baş emperyalist ABD için büyük bir fırsat oldu. Direnişçi çevreleri her yönden destekleme, onları örgütleme, eğitme, kendilerine bağlama, dini paravan olarak kullanma işini planladı, icraata koydu, finanse etti. Finanse etti derken bizdeki bölücü ve ideolojik örgütlere yaptıkları gibi onların da uyuşturucu işine girmelerine göz yumdu. Bin Ladin’leri, Taliban’ları vb bir sürü örgütleri ortaya çıkardı. Böylece Rusya’yı Afganistan’a girdiğine bin pişman etti...Sonuç olarak Rusya 10 yıl kadar sonra çekilmek zorunda kaldı...Bununla da kalmadı. Geri çekilmenin akabinde, önceleri birçokları tarafından yıkılmaz diye lanse edilen SSCB dağılma sürecine girdi...Böylece dünya dengeleri değişti. ABD dünyada tek güç olma havasına girdi ve bu ortamı köküne kadar sömürdü, kullandı... Bizde, Afganistan’da ve dünyanın başka yörelerinde; ayrım yapmadan tüm bölücü ve ideolojik şiddet örgütlerini bulundukları yöre ülkelerinin başına musallat etti...
11 Eylül 2001 ‘deki New York saldırılarını dünyada kendilerine yeni alanlar oluşturmak için planladı ve uyguladı... Bunu bahane ederek bu kez de kendisi işgal amacıyla Afganistan’a yerleşti. Ülkede karşılıklı olarak savaşan kesimleri kontroluna alıp insanları birbirine kırdırdı. Afgan ülkesi yakıldı, yıkıldı, öldü, bitti, perişan, ‘göçer’ oldu. İster Demokrat kesim, ister Cumhuriyetçi kesim olsun kim gelirse gelsin aynı kafa ile dünya mikseri olma işini sürdürdü. Son olarak tüm dünyaya demokrasi getireceğini söyleyen ve dünyadaki birçok safdillerin umudu olmayı başarıp başa gelen bay Biden son vuruşu yapıp oluşturduğu, finanse ettiği, kullandığı kesimlerin başa gelme ortamını oluşturup Afganistan’dan çekildi. Ve beklendiği gibi; kendilerinin kural tanımaz, demokrasi allerjili adamları, maalesef, ülkeyi kirli ve kanlı ellerine almış oldu...Afganistan; yarınlarda neler olacağı bilinmeyen bir girdaba saplanmış oldu...Rusya ve ABD kına yaksın...
Özetle; Dünyayı karıştırıp içinden çıkılması zor sorunlar çıkaranlar emperyalist ülkelerdir...
ABD’de hangi yönetim başa gelirse gelsin eli kanlıdır...
İşleri güçleri dünya ve uzay hakimiyeti için hedefe aldığı ülkelere ve insanlarına zerre kadar değer vermemektir. Hedefteki ülkelerin; yönetici olma potansiyeli olan her görüşteki kişileri, kendilerinin proje adamları olarak yetiştirmektir. Bu ülkelerin bilgili insanlarını ülkelerine çekip beyinlerinden yararlanmaktır. Genel ve yerel yöneticileri, güvenlik birimlerini, uygun buldukları bilim çevrelerini, STK’ları, gazeteleri, gazetecileri vb kesimleri kullanmaktır, fonlamaktır, parlatmaktır, kendilerine bağlamaktır, celladına aşık insanlar haline getirmektir, birer mankurt yapmaktır...
Çözüm; insanların bütün bu olup bitenleri kavramaları, dostlarını-düşmanlarını iyi tanımaları, kullanılmamak için çok bilgili-çalışkan olmaları, kendine gelmeleri, birbirine düşmemek için sevgi dilini hakim kılmaları, satmamaları, satılmamaları; ülkelerinin geçmişini, tarihini, kültürünü, dilini, insanlarını, milli ve manevi değerlerini (yaşamasa bile) iyi bilmelerinden geçer. Bütün bunların başında ülkelerde adalet, eğitim, liyakat sisteminin düzenli olması olmazsa olmaz bir şarttır. Bu zorlu jeostratejik yerde varlığımızı sürdürmek istiyorsak bütün bunları bilmeli ve ona göre davranmalıyız... Başka bir çıkış yolu var mı? Doğrusu bilmiyorum... Selamlar, saygılar, sevgiler...
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.