BİR GÜNDE 4 MEVSİM KİŞİLER…

Sağlık 27.08.2024 - 00:44, Güncelleme: 27.08.2024 - 00:44 4283+ kez okundu.
 

BİR GÜNDE 4 MEVSİM KİŞİLER…

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Bipolar bozukluk konusunu değerlendirdi.

Bipolar bozukluğun, klinik muayene ile genellikle kolayca tanı konulabilen bir rahatsızlık olduğunu dile getiren Psikiyatrist Prof. Dr. Tarhan bu kişilerin bir günde 4 mevsim yaşayabildiklerini belirtti. Tarhan, “Genç yaşlarda manik dönemler geçiren bireylerde, ileri yaşlarda frontal demans adı verilen bir demans türü gelişebilir. Bu durumda hafıza genellikle korunur, ancak davranışsal değişiklikler ve karakter değişiklikleri yaşanabilir.” dedi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Zeki bireyler ve stres yönetimini başarılı bir şekilde uygulayan kişilerde hastalığın nüksü daha az görülür. Yaş ilerledikçe bazı bireylerde hastalık belirtileri hafifleyebilir.” Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Bipolar bozukluk konusunu değerlendirdi. İki uçlu mizaç bozukluğu Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Bipolar bozukluğun Türkçede iki uçlu bozukluk veya iki uçlu mizaç bozukluğu olarak tanımlandığını kaydederek, “Duygu durum bozuklukları kategorisine girer. Psikiyatrik bozukluklar iki ana gruba ayrılır; düşünce bozuklukları ve duygu bozuklukları. Bipolar bozukluk da duygularda iki uç arasında gidip gelme halidir. Kişi, manik ve depresif dönemler arasında gidip gelir, yani ruh hali ve duygu durumu değişkenlik gösterir. İlginçtir ki bu rahatsızlık dünyada ilk kez Türkiye'de tanımlanmıştır ve Kayseri Gevher Nesibe Hastanesi'nin kuruluşunda önemli bir rolü vardır. Orada bulunan ılıcaların sularında lityum tespit edilmiştir. Lityum, bipolar bozukluğun tedavisinde kullanılan ana ilaçtır ve altın standart olarak kabul edilir. Bu ilaç orada bulunmuş ve hastane bu buluşa dayanarak geliştirilmiştir. Bu bilgi literatüre de girmiştir.” dedi. Lityum günümüzde üretiliyor Günümüzde lityum üretildiğini ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Ancak o dönemde doğal olarak bulunduğu için insanlar şifalı suları içmek üzere o bölgeye giderdi. Bu sular araştırıldığında, içerdiği hafif metal tuzları, özellikle lityum tespit edilmiştir. Lityum, günümüzde yüksek oranlarda pillerde kullanılmaktadır, ancak düşük dozlarda doğada bulunan bu tuz tedavi amaçlı kullanılabilir.” şeklinde konuştu. Bu ilacın, hastalığın nüksetmemesinde çok önemli bir rol oynadığını dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Akut dönemde yeterli olmayabilir, ancak koruyucu dönemde kullanımı çok işe yarar. Tabii ki bu ilaç hekim kontrolünde kullanılması gereken bir ilaçtır. Çünkü bütün ilaçlar gibi, doğru kullanıldığında hastalığı kontrol altına alır ve iyileştirir, yanlış kullanıldığında ise zarar verebilir.” dedi. Bipolar bozukluk toplumda yüzde 5 oranında görülüyor “Dünyada depresyondan sonra en yaygın olan hastalık grubu bipolar bozukluktur. Bipolar bozukluk yüzde 5 oranında görülür.” diyen Prof. Dr. Tarhan, şu bilgileri de verdi: “Yani, yüz bin kişilik bir şehirde ortalama olarak 5 bin kişinin bipolar tanısı alması beklenir. Bipolar bozukluk, spektrum bozukluğu olarak değerlendirilirse, hafif ve düşük şiddetli alt tipleri de vardır. Yani yüzde 5 oldukça yüksek bir rakamdır. Depresyon ise bir toplumda genellikle yüzde 17 oranında görülür. Majör depresyon yaygın bir hastalıktır. Bipolar yüzde 5 oranında, şizofreni ise binde sekiz oranında görülür. Bipolar bozuklukta, eşik altı bipolar vakalar da mevcuttur. Örneğin, kişi bir günde dört mevsim yaşar gibi duygusal değişiklikler gösterebilir. Sabah çocuğunu severken, öğleden sonra ‘Allah belanı versin, seni niye doğurdum?’ diyebilir. Eğer bu durum sürekli hale gelirse ve bir mizaç haline gelirse, buna siklotimik mizaç denir ve bu kişiler bipolar hastalığa yatkın olabilirler.” Duygusal dalgalanmalara neden oluyor Bipolar bozuklukta, kişi normalde gayet iyiyken hayatın belirli dönemlerinde duygusal dalgalanmalar yaşadığını belirten Prof. Dr. Tarhan, “Bu dalgalanmalar dört günden fazla veya yedi günden fazla sürerse, farklı tanılar alabilir. Ergenlerde ise bu dalgalanmaların süresi 24 saat olduğunda bile tanı alabilir.” dedi. Manik dönemde duygular yükseliyor Bipolar bozukluğun dönemsel bir değişim gösterdiğini, manik dönem ve depresif dönem olmak üzere iki ana ucunun bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Manik dönemde duygular yükselir, enerji artar ve kişi aşırı heyecanlı olabilir. Bu dönemde konuşma miktarı artar, kişi aşırı keyif veren şeylere yönelir, alışveriş yapma ve para harcama gibi davranışlarda bulunur. Enerji artışı nedeniyle kişi sürekli hareket halindedir, uyku ihtiyacı azalır ve büyük, riskli kararlar alabilir. Manik dönemlerde düşünce akışı hızlanır, konudan konuya geçişler yaşanır ve dikkat dağılır. Kişinin benlik saygısı artar ve aşırı ilgi, bağlanma veya aşık olma gibi davranışlar görülebilir. Ayrıca, kişinin ahlaki normlarına uymayan, pişmanlık yaratabilecek davranışlar sergilemesi de mümkün olabilir. Manik dönem sonrasında kişinin işlevselliği düşer; işe geç gelme veya verimliliğin azalması gibi sorunlar yaşanabilir. Bu dönem, bazen madde kullanımıyla da ilişkilendirilebilir.” şeklinde anlattı. Hipomanik dönemde ilişkilerde ve işte sorunlar yaşanabilir Manik dönemin hafif bir şekli olan hipomanik dönemde ise kişinin yine konuşmasının arttığını, uyku ihtiyacının azaldığını, ancak gerçeklikten kopma yaşanmadığını ve etkilerin genellikle daha hafif seviyede olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Hipomanik dönemde kişi genellikle günlük işlevlerini sürdürür, ancak ilişkilerde ve işte sorunlar yaşanabilir.” dedi. Mevsimsel değişimlerden etkileniyor! Bipolar bozukluğun mevsimsel değişimlerle etkilenebildiğini ve çeşitli döngüler gösterebildiğini kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Bipolar bozukluk bazı kişilerde mevsimsel olarak değişebilir. İlkbahar ve sonbahar gibi mevsimlerde semptomlar daha belirgin hale gelebilir. Bazı bireylerde hızlı döngülü bipolar bozukluk görülebilir; bu durumda kişi yılda birkaç kez, hatta yedi sekiz defa manik ve depresif dönemler yaşar. Manik dönemde kişi aşırı enerjik, coşkulu ve riskli davranışlarda bulunabilir. Bu dönemlerde, ‘öfke manisi’ de görülebilir; burada kişi öfkeli, sinirli ve kavgacı olabilir, ancak bu dönemde neşe değil, öfke yönünde bir duygusal yükselme yaşanır. Karma mani olarak adlandırılan durumlarda, kişi öfkelenir, bağırıp çağırır ve genel olarak olumsuz bir ruh hali sergiler.” şeklinde bilgi verdi. Depresyon döneminde çöküş yaşanıyor Depresyon döneminde kişinin genellikle çöküş, durgunluk ve neşe eksikliği yaşadığına da dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan, “Hayattan zevk alma yeteneği azalır, ilgi ve istek kaybolur. Depresif dönemlerde uyku düzeninde değişiklikler olabilir; bazı kişilerde uyku artabilir, bazı kişilerde ise azalabilir. İştah değişiklikleri, aşırı hareketlilik veya aşırı içe kapanma görülebilir. Enerji azalması, yorgunluk, suçluluk ve değersizlik duyguları belirginleşir. Konsantrasyon güçlüğü yaşanabilir ve intihar düşünceleri artabilir. Kişi hayatta kalma amacını sorgulayabilir ve ölüm düşünceleri ön plana çıkabilir.” dedi. Tanı klinik muayene ile kolayca konulabiliyor Bipolar bozukluğun, klinik muayene ile genellikle kolayca tanı konulabilen bir rahatsızlık olduğunu dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Ancak, doğru tedavi planı için alt tiplerinin belirlenmesi önemlidir. Tanı, klinik belirtiler ve alt tipler üzerinden yapılır. Son zamanlarda beyin görüntüleme tekniklerinde gelişmeler yaşanmıştır, ancak MR gibi geleneksel yöntemler her zaman yeterli bilgi sunmayabilir.” diye konuştu. İleri yaşlarda frontal demans gelişebiliyor “Genç yaşlarda manik dönemler geçiren bireylerde, ileri yaşlarda frontal demans adı verilen bir demans türü gelişebilir. Bu durumda hafıza genellikle korunur, ancak davranışsal değişiklikler ve karakter değişiklikleri yaşanabilir.” şeklinde bilgi veren Prof. Dr. Tarhan, “Bu kişiler yaşıtlarından daha genç biriyle evlenme eğiliminde olabilir veya topluluk içinde uygunsuz davranışlar sergileyebilir. Cinsellik davranışları artabilir. Üstünü başını, pantolonu çıkarıyor kalabalığın içinde gibi…” dedi. Genetik yatkınlık var Bipolar bozukluğun genetik bir yatkınlık gösterdiğini ancak yüzde 100 kalıtsal olmadığını söyleyen Prof. Dr. Tarhan, “Bir ebeveynde bipolar bozukluk varsa, çocuğun bu rahatsızlığı yaşama olasılığı 4-8 kat artar. Her iki ebeveynde de bipolar bozukluk varsa, bu olasılık yüzde 50'nin üzerine çıkabilir. Serotonin ve dopamin enzim aktiviteleriyle ilişkili genler (5-HTT ve COMT) genetik yatkınlığı belirlemede kullanılır. Bu genlerdeki sapmalar, genetik riskleri değerlendirmek ve tedavi sürecini yönlendirmek için önemlidir.  Bu iki geni araştırıp bakabiliyoruz şu anda. Bakıp o genlerde normale göre sapmalar varsa, tedaviyi daha sıkı tutuyoruz. Hastalıkta genetik bir yatkınlık var.” diye konuştu. Psikolojik sağlamlık ve sosyal destek Prof. Dr. Tarhan, psikolojik sağlamlık ve sosyal desteklerin, bipolar bozukluk gibi hastalıklarda koruyucu tedavi ve önleme stratejilerinde kritik öneme sahip olduğunu, medikal tedavi kadar, bireylerin psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak bütüncül bir yaklaşım benimsemenin önemli olduğunu kaydetti. Zeki ve stresini yönetenlerde nüks daha az görülüyor… Bipolar bozukluk hastalarının genellikle iki ile beş yıl arasında takip altında tutulduğunu dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Eğer tedavi sürecinde bir nüks yaşanmazsa, ilaç kesilebilir. Ömür boyu kullanım gerektirmez. Zeki bireyler ve stres yönetimini başarılı bir şekilde uygulayan kişilerde hastalığın nüksü daha az görülür. Yaş ilerledikçe bazı bireylerde hastalık belirtileri hafifleyebilir.” Doi numarası: https://doi.org/10.32739/uha.id.56502
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Bipolar bozukluk konusunu değerlendirdi.

Bipolar bozukluğun, klinik muayene ile genellikle kolayca tanı konulabilen bir rahatsızlık olduğunu dile getiren Psikiyatrist Prof. Dr. Tarhan bu kişilerin bir günde 4 mevsim yaşayabildiklerini belirtti. Tarhan, “Genç yaşlarda manik dönemler geçiren bireylerde, ileri yaşlarda frontal demans adı verilen bir demans türü gelişebilir. Bu durumda hafıza genellikle korunur, ancak davranışsal değişiklikler ve karakter değişiklikleri yaşanabilir.” dedi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Zeki bireyler ve stres yönetimini başarılı bir şekilde uygulayan kişilerde hastalığın nüksü daha az görülür. Yaş ilerledikçe bazı bireylerde hastalık belirtileri hafifleyebilir.”

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Bipolar bozukluk konusunu değerlendirdi.

İki uçlu mizaç bozukluğu

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Bipolar bozukluğun Türkçede iki uçlu bozukluk veya iki uçlu mizaç bozukluğu olarak tanımlandığını kaydederek, “Duygu durum bozuklukları kategorisine girer. Psikiyatrik bozukluklar iki ana gruba ayrılır; düşünce bozuklukları ve duygu bozuklukları. Bipolar bozukluk da duygularda iki uç arasında gidip gelme halidir. Kişi, manik ve depresif dönemler arasında gidip gelir, yani ruh hali ve duygu durumu değişkenlik gösterir. İlginçtir ki bu rahatsızlık dünyada ilk kez Türkiye'de tanımlanmıştır ve Kayseri Gevher Nesibe Hastanesi'nin kuruluşunda önemli bir rolü vardır. Orada bulunan ılıcaların sularında lityum tespit edilmiştir. Lityum, bipolar bozukluğun tedavisinde kullanılan ana ilaçtır ve altın standart olarak kabul edilir. Bu ilaç orada bulunmuş ve hastane bu buluşa dayanarak geliştirilmiştir. Bu bilgi literatüre de girmiştir.” dedi.

Lityum günümüzde üretiliyor

Günümüzde lityum üretildiğini ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Ancak o dönemde doğal olarak bulunduğu için insanlar şifalı suları içmek üzere o bölgeye giderdi. Bu sular araştırıldığında, içerdiği hafif metal tuzları, özellikle lityum tespit edilmiştir. Lityum, günümüzde yüksek oranlarda pillerde kullanılmaktadır, ancak düşük dozlarda doğada bulunan bu tuz tedavi amaçlı kullanılabilir.” şeklinde konuştu.

Bu ilacın, hastalığın nüksetmemesinde çok önemli bir rol oynadığını dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Akut dönemde yeterli olmayabilir, ancak koruyucu dönemde kullanımı çok işe yarar. Tabii ki bu ilaç hekim kontrolünde kullanılması gereken bir ilaçtır. Çünkü bütün ilaçlar gibi, doğru kullanıldığında hastalığı kontrol altına alır ve iyileştirir, yanlış kullanıldığında ise zarar verebilir.” dedi.

Bipolar bozukluk toplumda yüzde 5 oranında görülüyor

“Dünyada depresyondan sonra en yaygın olan hastalık grubu bipolar bozukluktur. Bipolar bozukluk yüzde 5 oranında görülür.” diyen Prof. Dr. Tarhan, şu bilgileri de verdi:

“Yani, yüz bin kişilik bir şehirde ortalama olarak 5 bin kişinin bipolar tanısı alması beklenir. Bipolar bozukluk, spektrum bozukluğu olarak değerlendirilirse, hafif ve düşük şiddetli alt tipleri de vardır. Yani yüzde 5 oldukça yüksek bir rakamdır. Depresyon ise bir toplumda genellikle yüzde 17 oranında görülür. Majör depresyon yaygın bir hastalıktır. Bipolar yüzde 5 oranında, şizofreni ise binde sekiz oranında görülür. Bipolar bozuklukta, eşik altı bipolar vakalar da mevcuttur. Örneğin, kişi bir günde dört mevsim yaşar gibi duygusal değişiklikler gösterebilir. Sabah çocuğunu severken, öğleden sonra ‘Allah belanı versin, seni niye doğurdum?’ diyebilir. Eğer bu durum sürekli hale gelirse ve bir mizaç haline gelirse, buna siklotimik mizaç denir ve bu kişiler bipolar hastalığa yatkın olabilirler.”

Duygusal dalgalanmalara neden oluyor

Bipolar bozuklukta, kişi normalde gayet iyiyken hayatın belirli dönemlerinde duygusal dalgalanmalar yaşadığını belirten Prof. Dr. Tarhan, “Bu dalgalanmalar dört günden fazla veya yedi günden fazla sürerse, farklı tanılar alabilir. Ergenlerde ise bu dalgalanmaların süresi 24 saat olduğunda bile tanı alabilir.” dedi.

Manik dönemde duygular yükseliyor

Bipolar bozukluğun dönemsel bir değişim gösterdiğini, manik dönem ve depresif dönem olmak üzere iki ana ucunun bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Manik dönemde duygular yükselir, enerji artar ve kişi aşırı heyecanlı olabilir. Bu dönemde konuşma miktarı artar, kişi aşırı keyif veren şeylere yönelir, alışveriş yapma ve para harcama gibi davranışlarda bulunur. Enerji artışı nedeniyle kişi sürekli hareket halindedir, uyku ihtiyacı azalır ve büyük, riskli kararlar alabilir. Manik dönemlerde düşünce akışı hızlanır, konudan konuya geçişler yaşanır ve dikkat dağılır. Kişinin benlik saygısı artar ve aşırı ilgi, bağlanma veya aşık olma gibi davranışlar görülebilir. Ayrıca, kişinin ahlaki normlarına uymayan, pişmanlık yaratabilecek davranışlar sergilemesi de mümkün olabilir. Manik dönem sonrasında kişinin işlevselliği düşer; işe geç gelme veya verimliliğin azalması gibi sorunlar yaşanabilir. Bu dönem, bazen madde kullanımıyla da ilişkilendirilebilir.” şeklinde anlattı.

Hipomanik dönemde ilişkilerde ve işte sorunlar yaşanabilir

Manik dönemin hafif bir şekli olan hipomanik dönemde ise kişinin yine konuşmasının arttığını, uyku ihtiyacının azaldığını, ancak gerçeklikten kopma yaşanmadığını ve etkilerin genellikle daha hafif seviyede olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Hipomanik dönemde kişi genellikle günlük işlevlerini sürdürür, ancak ilişkilerde ve işte sorunlar yaşanabilir.” dedi.

Mevsimsel değişimlerden etkileniyor!

Bipolar bozukluğun mevsimsel değişimlerle etkilenebildiğini ve çeşitli döngüler gösterebildiğini kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Bipolar bozukluk bazı kişilerde mevsimsel olarak değişebilir. İlkbahar ve sonbahar gibi mevsimlerde semptomlar daha belirgin hale gelebilir. Bazı bireylerde hızlı döngülü bipolar bozukluk görülebilir; bu durumda kişi yılda birkaç kez, hatta yedi sekiz defa manik ve depresif dönemler yaşar. Manik dönemde kişi aşırı enerjik, coşkulu ve riskli davranışlarda bulunabilir. Bu dönemlerde, ‘öfke manisi’ de görülebilir; burada kişi öfkeli, sinirli ve kavgacı olabilir, ancak bu dönemde neşe değil, öfke yönünde bir duygusal yükselme yaşanır. Karma mani olarak adlandırılan durumlarda, kişi öfkelenir, bağırıp çağırır ve genel olarak olumsuz bir ruh hali sergiler.” şeklinde bilgi verdi.

Depresyon döneminde çöküş yaşanıyor

Depresyon döneminde kişinin genellikle çöküş, durgunluk ve neşe eksikliği yaşadığına da dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan, “Hayattan zevk alma yeteneği azalır, ilgi ve istek kaybolur. Depresif dönemlerde uyku düzeninde değişiklikler olabilir; bazı kişilerde uyku artabilir, bazı kişilerde ise azalabilir. İştah değişiklikleri, aşırı hareketlilik veya aşırı içe kapanma görülebilir. Enerji azalması, yorgunluk, suçluluk ve değersizlik duyguları belirginleşir. Konsantrasyon güçlüğü yaşanabilir ve intihar düşünceleri artabilir. Kişi hayatta kalma amacını sorgulayabilir ve ölüm düşünceleri ön plana çıkabilir.” dedi.

Tanı klinik muayene ile kolayca konulabiliyor

Bipolar bozukluğun, klinik muayene ile genellikle kolayca tanı konulabilen bir rahatsızlık olduğunu dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Ancak, doğru tedavi planı için alt tiplerinin belirlenmesi önemlidir. Tanı, klinik belirtiler ve alt tipler üzerinden yapılır. Son zamanlarda beyin görüntüleme tekniklerinde gelişmeler yaşanmıştır, ancak MR gibi geleneksel yöntemler her zaman yeterli bilgi sunmayabilir.” diye konuştu.

İleri yaşlarda frontal demans gelişebiliyor

“Genç yaşlarda manik dönemler geçiren bireylerde, ileri yaşlarda frontal demans adı verilen bir demans türü gelişebilir. Bu durumda hafıza genellikle korunur, ancak davranışsal değişiklikler ve karakter değişiklikleri yaşanabilir.” şeklinde bilgi veren Prof. Dr. Tarhan, “Bu kişiler yaşıtlarından daha genç biriyle evlenme eğiliminde olabilir veya topluluk içinde uygunsuz davranışlar sergileyebilir. Cinsellik davranışları artabilir. Üstünü başını, pantolonu çıkarıyor kalabalığın içinde gibi…” dedi.

Genetik yatkınlık var

Bipolar bozukluğun genetik bir yatkınlık gösterdiğini ancak yüzde 100 kalıtsal olmadığını söyleyen Prof. Dr. Tarhan, “Bir ebeveynde bipolar bozukluk varsa, çocuğun bu rahatsızlığı yaşama olasılığı 4-8 kat artar. Her iki ebeveynde de bipolar bozukluk varsa, bu olasılık yüzde 50'nin üzerine çıkabilir. Serotonin ve dopamin enzim aktiviteleriyle ilişkili genler (5-HTT ve COMT) genetik yatkınlığı belirlemede kullanılır. Bu genlerdeki sapmalar, genetik riskleri değerlendirmek ve tedavi sürecini yönlendirmek için önemlidir.  Bu iki geni araştırıp bakabiliyoruz şu anda. Bakıp o genlerde normale göre sapmalar varsa, tedaviyi daha sıkı tutuyoruz. Hastalıkta genetik bir yatkınlık var.” diye konuştu.

Psikolojik sağlamlık ve sosyal destek

Prof. Dr. Tarhan, psikolojik sağlamlık ve sosyal desteklerin, bipolar bozukluk gibi hastalıklarda koruyucu tedavi ve önleme stratejilerinde kritik öneme sahip olduğunu, medikal tedavi kadar, bireylerin psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak bütüncül bir yaklaşım benimsemenin önemli olduğunu kaydetti.

Zeki ve stresini yönetenlerde nüks daha az görülüyor…

Bipolar bozukluk hastalarının genellikle iki ile beş yıl arasında takip altında tutulduğunu dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Eğer tedavi sürecinde bir nüks yaşanmazsa, ilaç kesilebilir. Ömür boyu kullanım gerektirmez. Zeki bireyler ve stres yönetimini başarılı bir şekilde uygulayan kişilerde hastalığın nüksü daha az görülür. Yaş ilerledikçe bazı bireylerde hastalık belirtileri hafifleyebilir.” Doi numarası: https://doi.org/10.32739/uha.id.56502

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ordumanset.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.