"Milletvekili İlin Tamamının Vekili Olmayı Başarmalıdır"
"Milletvekili İlin Tamamının Vekili Olmayı Başarmalıdır"
Eski Ak Parti Milletvekili "Eyüp Fatsa" sorularımızı yanıtladı.
Eski Ak Parti Milletvekili "Eyüp Fatsa" sorularımızı yanıtladı.
Vekilim siz uzun yıllar siyasette aktif rol aldınız, 21.22.23.dönem milletvekilliği ve gurup başkan vekilliği de yaptınız uzun zamandır da sizi göremiyoruz, Eyüp Fatsa siyasette nerededir? Neler yapıyor?
Öncelikle size çok teşekkür ederim Barış Bey, yeni bir gazetesiniz yayın hayatınızda sizlere başarılar diliyorum, inşallah hedeflediğiniz yerlere en kısa sürede ulaşırsınız. Milletin avukatlığını, hakkın, doğrunun, milletin doğru haber alma, doğru bilgilenme noktasında ki, beklentilerine inşallah cevap verebilirsiniz bu benim samimi bir temennimdir. Tabi Eyüp Fatsa, 1999 yılında milletvekili seçilmiştim, ondan öncesi de ebette ki, hem siyaset hem de sosyal hayatın çok aktif yerlerinde sorumluluk ve görev almış biriyim,1994 yılında da milletvekili adayıydım ama o zaman kazanamamıştım. Uzun yıllar yurt dışında kaldım, orada çok önemli hizmetlere öncülük ettim, bizim vatandaşlarımızın kurmuş olduğu dernek ve kuruluşlarda yöneticilik yaptım. Ayrıca şimdi kamuoyunda İHH olarak bilinen insan hak ve hürriyetleri yardım vakfının “ki merkezi Alman’yâdaydı” kurucusuyum. Uluslar arası insani yardım teşkilatının hem kuruculuğunu hem de genel başkanlığını yaptım, birçok insan hakları örgütleriyle Almanlarla ,Avrupa’nın farklı ülkelerinde farklı inanç ve düşüncedeki insanlarla, insan hakları örgütlerinin hem kuruculuğunu hem de yöneticiliğini hem de aktif olarak çalışmasını yaptım. Dolayısıyla bir bekrauntumuz vardı. Ayrıca Almanya’da Sosyal Demokrat Parti’de 5 yıl üye olarak o zaman vatandaş olmadan bir siyasi parti üye olma imkânı hakkı vardı. Partide oy kullanamıyordum ama bütün etkinliklerine katılıyordum, siyaseti sosyal demokrasiyi, siyaset nasıl oluyor, demokratik bir ülkede siyaset nasıl yapılıyor, bunları gördüm. Ayrıca sosyal demokrat partinin şimdi, Ak Partinin yaptığı gibi siyaset akademisi tarzında siyaset enstitüleri vardı, orada bir bir buçuk seneye yakın öğrenci olarak onları bu açıdan da öğrenmeye çalıştım ve 1999’da Türkiye’de siyasete atıldığım zaman veya milletvekili olduğum zaman belli bir siyasi birikimim vardı. İnsan iradesinin, fert iradesinin tayin edici olduğunu, ülkelerde siyaseti gördüm öğrendim ve o bilgilerimle beraber Türkiye’de milletvekili oldum. Milletvekili seçildiğimde Fazilet Partisi milletvekiliydim, sonra Fazilet Partisi kapatıldı, kapatılınca Fazilet Partisinin milletvekillerinden oluşan iki tane ayrı parti oldu. Bir Saadet Partisi diğeri de Ak Parti ben AKP’de görev aldım, partinin kurucu milletvekillerindenim. AKP’nin merkez karar yönetim kurulu üyesiyim, merkez yürütme kurulu üyeliğini yaptım, başkanlık divanı üyeliğini yaptım ayrıca AKP’nin gurup başkan vekilliğini yaptım. Dolayısıyla partinin her kademesinde görev yaptım,2002 ve 2007’de de iki sefer AKP’den milletvekili seçilmek suretiyle toplam üç dönem on üç sene Türkiye Büyük Millet Meclisinde özellikle Ordu’nun genelde Türkiye’nin milletvekili olarak temsil ettim, onurunu yaşadım. 2012 Haziran seçimlerinde listede olmadım, tabi listede olmamış olmam benim siyasetten ayrıldığım, koptuğum, siyasetin dışında kaldığım manasına gelmez. Tevazu insan için önemli bir şeydir, alçak gönüllü olmak fakat bazı şeylerde tevazu çok hoş bir şey değildir. Dolayısıyla söz konusu siyaset olduğu zaman tevazu yapmam. Siyasette belli bilgi ve birikimi olan bir insanım, hem yurt içinde ve yurt dışında tecrübesi olan biriyim, son iki yılda aktif siyasetin dışında kaldığım süre içerisinde öncelikli olarak şuna çok dikkat ettim; eksiklerimiz varsa eksiklerimizi tamamlamak, yanlışımız varsa yanlışlarımızı yeniden gözden geçirmek, hatalarımızı düzeltmek, bilgi eksikliğimiz varsa onları tahkim etme noktasında bir mücadele içerisinde oldum. Günlük olarak iç ve dış siyaseti, bölge siyasetini, il siyasetini takip ettim, olup bitenleri anlamaya görmeye çalıştım. Özellikle bu süre içerisinde yoğun olarak okudum, okuyamadıklarımı, eksik bıraktıklarımı okuma imkanım oldu. Kendimi siyasete biraz daha yenileme imkanım oldu, eksiklerimi düzeltme imkanım oldu, başka bir iş ile de ilgilenmedim, zamanımın büyük bir çoğunluğunu çocuklarıma ve aileme ayırdım. Çünkü uzun yıllar onları da ihmal etmiştim, onlara karşı da geçmişte yapamadığım sorumlulukları, görevleri, yapmaya çalıştım. Siyasetçi olabilmek için seçilmek olmazsa olmaz değildir. Eğer insanlarla paylaşabileceğin bilgin, birikimin, azığın, ekmeğin varsa; bunları değişik zamanlarda ve mekanlarda, değişik yerlerde insanlarla paylaşma imkanın vardır. Biz de o bilgi ve birikimimizi insanlarla paylaşmanın yoluna da gittik, ayrıca bu süreç içerisinde AKP’nin siyaset akademisinde ders verdim, Türkiye’nin değişik yerlerine gitmek suretiyle siyaset akademisinde yeni siyasetçilerin yetişmesi için sorumluluk aldım , onları yerine getirmeye çalıştım. Onun dışında da günlük hayatımız devam ediyor gidiyor . Kısaca böyle.
Vekilim yaklaşan Büyükşehir seçimleri var, bu seçimlerde de AKP’nin aday adayları yavaş yavaş belirmeye başlıyor, herkesin de çok merak ettiği bir konu acaba AKP’nin Büyükşehir adayının kim olacağı ve bu aday adayları içerisinde sizin de adınız geçiyor. Bu konu hakkında siz ne düşünüyorsunuz?
Şimdi bunu biraz açmak lazım, tabi geçmişte biz bugün bizden sonra görev alan arkadaşlarımız Ordu’ da AKP iktidarıyla beraber çok büyük hizmetlere öncülük ettiler. Bunları saymak istesek yıllarca Ordu’nun beklediği, özlemini çektiği hizmetlerdi. Bu hizmetlerin bir kısmı hayata geçti önemli bir kısmı da hayata geçmek için gün sayıyor. Bunlar sırasıyla Karadeniz sahil yolu, hava alanından, çevre yoluna kadar, ulaşımdan alt yapıya, sağlıktan eğitime, turizmden tarıma kadar, baktığımız zaman Türkiye büyük bir sıçrama yaşadı ama buna paralel olarakta Ordu’da bu dönemde kendi payına düşen hizmetleri büyük hizmetleri aldı. Hepsi de bir bir hayata geçti, bu kadar büyük hizmetler ebetteki Ordu halkında da karşılıkta buldu. 2002 seçiminde %42 oy aldı 2007 seçimlerinde de %57 oy aldı. 2012 seçimlerinde %61 oy aldı yani bu rakamlar gösteriyor ki; AKP’nin Ordu’da yapmış olduğu hizmetler hemşerilerimiz tarafından kabul edildi, takdir edildi ve sandıkta da ödüllendirildi. Bütün bu büyük hizmetleri Büyükşehirle de taçlandırmıştır. Bu da Ordu Büyükşehirdir , elbetteki Ordu’yu Büyükşehir yapan iradeyi tebrik ediyorum takdir ediyorum, onlara bir Ordulu olarak teşekkür ediyorum, minnetlerimi sunuyorum. Başta Sayın Başbakan olmak üzere parlamentonun bütün değerli üyelerine, destek veren, ilimizdeki sayın bakan, milletvekillerine, parti teşkilatına, sivil toplum örgütleri, basın yayın kuruluşları, valiliğimiz, özel idaremiz, ilde ve il dışındaki, hemşeri derneklerimize, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum ve Ordu’ya yapılan en büyük hizmettir. Önümüzde bir yerel seçim var Ordu merkez ilçesiyle beraber,19 ilçe ve Büyükşehir belediyesi seçilecek, dolayısıyla imkânı olan, şartı olan ve Ordu’ya hizmet etmek istiyorum diyen ve kendisinde bu medeni cesareti bulan herkesin bunu düşünmesinden, arzu etmesinden daha tabi bir şey olamaz. Şimdi bir şeyi talep etmek başka bir şey, elde etmek başka bir şeydir. Büyükşehirle ilgili ismi geçenlerden biri de benim, başka arkadaşlarda var, onlarda bu işi benim kadar iyi yapacak hatta daha da iyi yapacak insanlardır. Sonuç itibarı ile de onları yok saymam veya onların bu işe yetersiz gibi bir yanlış ifade kullanma bana yakışmaz. Arkadaşların hepsi de bu işe ehliyetli ve liyakatli insanlardır. Sonuçta bu süreci öncelikle Ordulu hemşerilerimiz, sonrada partimizin yetkili organları neticelendirecektir. Niye öncelikle Ordulu hemşerilerimiz, AKP diğer siyasi partilerden karar verme noktasında çok daha demokratik kanalları kullanabilen bir parti, özellikle de kamuoyunu çok dikkate alan bir partidir. Dolayısıyla da ismi geçen arkadaşlarımızın kamuoyu yoklamalarındaki genel durumları dikkate alınacaktır. Öncelikle buna Ordulu hemşerilerimiz karar verecek sonra da buna partimizin yetkili organları karar verecektir. Buradan ben çıkarım bir başka arkadaşım çıkar yani ben sonuçta AKP’nin kurumsal kimliğinin içerisinde bir insanım, dolayısıyla bu partinin kurucu milletvekillerinden birisiyim ve her kademesinde görev ve sorumluluk yerine getirmiş bir insanım. 13 sene hizmet ettim, Ordu’nun tamamına yapmış olduğum hizmetlerin hemşerilerimiz tarafından bilinen bir şey, eğer bütün bunların bir anlamı varsa ki var olduğunu gördüm; hemşerilerimizin üç dönem milletvekilliğinden sonra yeniden bizi de Ordu’ya Büyükşehir belediye başkanı görme arzuları ebetteki önemlidir.Bu durum anketlere ve diğer demokratik sürece nasıl yansır bilemem, bölgesinde bir dönem iki dönem, üç dönem milletvekilliği yapıp ta geriye döndüğü zaman selam verip sohbet edebilecek dost bulamayan, çevre bırakmayan insanları da siyasette biliyoruz. Ama üç dönem miletvekilliğinin sonunda hala Ordulu hemşerilerimizin bizimde hizmetin içerisinde olmamızı arzu ediyor olmaları bu bizim geçmişte yaptıklarımızın vatandaşımız tarafından, hemşerilerimiz tarafından da tasdik edilmesi onaylanması gibi bir sonuçta ortaya koyar. Bu bizi ziyadesiyle memnun eder. Ebetteki bu bir süreçtir bu sürecin sonucunda kim ipi göğüslerse, kim buna ehliyetli ve liyakatli görülürse Ordulu hemşerilerimiz kamuoyu yoklamalarında kimden yana iradesini ortaya koyarsa veya partimizin yetkili organları demokratik süreçte kimden yana tavrını ortaya koyarsa; bu bizim için saygıdeğer bir neticedir. Bu bizde olabiliriz, başka bir arkadaşımızda olabilir, yani bundan asla rahatsızlık duymam, önemli olan bu kurumsal kimliğin içerisinde olmaktı, dolayısıyla görev verilirse bu görevi onur kabul ederek şeref kabul ederim. Verilmese de bir başka arkadaşımıza görev verilirse o noktada da onun yanında onun kazanması için elimden gelen imkân ve gücümle sonuna kadar mücadele ederim. Gayret ederim destek veririm.
Vekilim yıllarca siyaset yaptınız, birçok insanla birlikte oldunuz peki siyasete ara verdiğiniz dönemde siyasette bir ahde vefasızlık gördüğünüz oldu mu?
Önce şunu söyleyeyim siyaset milyonlarca insanla olan bir uğraşıdır. Eğer dostlarını siyaseten seçersen siyaset bittiği zaman dostlukta biter, siyasi dostluklar böyle bir şeydir. Ben 1999’da seçildiğim zaman Ordu’nun tek muhalefet milletvekili bendim diğer 6 arkadaşımız koalisyonun ortaklarına mensuptu, dolayısıyla 6’sı da iktidara mensup arkadaşlardı, ben muhalefetteydim. O gün birçok insan belki onlardan belki bizim muhalefette olmayışımızdan, geçmişten gelen bir takım algı ve uygulamalardan kaynaklanan gerekçelerle bize yakın olmayı arzu etmezlerdi. Yakınlık göstersem iktidara yakın milletvekilleri bunu nasıl algılar, yanlış mı olur, bürokrasi ve ticaret adamıysa işime mi yansır, ya da bürokrasideki konumumu mu bozarlar diye birtakım endişelerden dolayı yakın olmayan insanlar vardı. Sonra biz iktidara geldiğimizde aynı insanların bizim etrafımızda yuvalanmak, çöreklenmek istediği, halkalanmak istediğini de gördük bu benim için önemli bir tecrübeydi, çünkü siyasetin cefakar insanlarıyla siyaseti kendisine ve siyasetçiyi kendisine basamak olarak görüp, hedeflerine ulaşmak için onu bir eşik taşı olarak gören iki yüzlü insanları tanıma imkanım oldu maalesef. Herkesi memnun etmek, herkesin dediğini yerine getirmek gibi bir imkan hiçbir siyasetçinin yok, kırgınları, küskünleri, bürütüsleri çok olur, eğer sen dostlarını siyaseten seçersen siyaset bittiği zaman dostlukta biter, onlar yenilerini arar bulur, dostlarını siyaset sonrası için seçersen işte kalıcı olan dostlar odur. Hayat devam ettiği sürece de bu hayatın içerisindeysen insanlara ihtiyacın olacak. Öyleyse aklı başında olan insan kendisine siyasetten sonra da beraber olacağı dostlar edinmesi diye düşünüyorum, ben bunu başarabildiğime inanıyorum. Elbette ki vefasızlığı da gördüm, yanlış yapan insanları da gördüm, eksik yapan insanları da gördüm, bizden uzak duran insanları da gördüm ama bundan dolayı da ne kırılmışım ne de gücenmişim ne de alınmışım. Siyasetin doğasında olan bir şey, bizden öncekilere de yapıldı bize de yapıldı. V alla mevcut olup yarın olmayacaklarda aynı şeylere ahit olacaklardır. Maalesef böyle bu kişiliği oluşmamış, omurgası oturmamış, kişilik zaafı, sıradan insanların yapabileceği şeydir. Ben bugün Ordu’nun ilçesinde, beldesinde, köyünde sokağa çıktığım zaman yüzlerce insanın bize ilgi gösterdiğini, alaka gösterdiğini, halimizi, hatırımızı sorduğunu ve bize yakınlık gösterdiğini memnuniyetle görüyorum. Siyaset kapalı mekânlarda, bürolarda, localarda yapılabilen bir uğraş değildir. Siyaset sokakta yapılır, bir siyasetçi kendisinin kaç kuruşluk siyasetçi olduğunu, kamuoyundaki karşılığının ne olduğunu görmek istiyorsa; sokağa çıktığı zaman görür, aktif siyasette insanlarla gönül bağı kuramamışsan, aktif siyasetten sonra saçak altından yürürsün. Eğer insanlarla gönül bağı, yürek bağı kurmuşsan, ortak bir zeminde buluşabilmişsen, sevgi oluşturabilmişsen o zaman caddenin ortasından göğsünü gere gere, alnın ak olarak yürürsün, ben Allah’a şükürler olsun bu söylediğimi bu gün yaşayabilen bir insanım. Kaldı ki siyasetçiler için hangi kaplardan bir tanesi öncesi ve sonrası mukayese olsun diye söylüyorum, eğer bir siyasi partiden seçilen insan iktidar sorumluluğu gibi bir sorumluluk taşıyorsa, kendisini seçenlerin ve partisinin milletvekili gibi hareket ederse bu da çok yanlış, milletvekili ilin tamamının vekili olmayı başarmalıdır. Kendisine oy versin vermesin, kendisi gibi düşünsün düşünmesin, kendisi gibi yaşasın, yaşamasın, sonuçta o ilin vekiliyse bütün bu hassasiyetlere dikkat etmesi gerekir, bir insana yakınlık yâ da uzaklık siyaseten olmamalıdır. Hak ölçüsünde olmalıdır, adelet ölçüsünde olmalıdır. Küçük hesaplara kapılmadan hangi partiden olursa olsun, hangi düşüncede olursa olsun, hangi inançtan olursa olsun eğer hak sahibiyse onun hakkını alması için mücadele edebiliyorsa, onun hakkını almasına öncülük edebiliyorsa esas milletvekilliği sorumluluğu budur. Esas olan gönül yapmaktır, yürek yapmaktır. Yürek ve gönül yapamazsan bu sokaklarda kendine yer bulamazsın, yani siyasette ömür gibi bir şey doğuyorsun, ölüyorsun, başlangıcı ve sonucu olan bir şeydir. Ömür boyu bir şey değil ki bu başlıyor ve bitiyor, o zaman sokakta, hemşerilerinin ve insanların arasında kendine yer bulamazsan, kendine ilgi gösterecek teveccüh edecek insanlar bulamazsan insanları suçlamayacaksın, ya ben geçmişte insanlara karşı demek ki bir saygısızlık yapmışım ki, bir hata yapmışım ki, dün bana ilgi gösterenler saygı gösterenler bugün benden yüz çeviriyorlar diye şikâyet etme hakkın olmaz. Onun için bir siyasetçinin kaç kuruşluk siyasetçi olduğunu, toplumda karşılığının ne olduğunu öğrenmek istiyorsa bunu ankete sokmaya gerek yok, bunu dostlarına ve parti mensuplarına sormaya gerek yok sokağa çıkar sokaktaki vatandaş ona kim olduğunu apaçık söyler.
Son olarak vekilim Ordulular’a ve sizi sevenlere neler söylemek istiyorsunuz?
Ben 1987’den beri Ordu’da aktif siyaset yapıyorum, birebir insanların %50’sini ismen olmasa bile şahsen tanıyorum, Ordu’nun bilmediğim beldesi, köyü, mahallesi yoktur. Yurt içinde, yurt dışında Ordu adına mücadele verip gayret eden bir tane dernek vakıf ve sivil toplum örgütü yoktur, ben onları bilmeyeyim tanımayayım, onlar beni bilmesin tanımasın. Dolayısıyla 26 senelik bir süreçten bahsediyorum, birçok hizmetleri birlikte yaptık, beraber üzüldük, beraber sevindik Ordulularla asla siyasi bir ayrıcalık görmemiştir. Ordu’nun bütün farklı kesimlerinde, bütün inanç kesimleriyle farklı düşünce ve inanç kesimleriyle çok özel ve önemli dostluklar kurabilmiş ender siyasetçilerden birisiyim. Sadece kendi partimin mensuplarıyla da değil diğer partililerle de bu dostluğu kurabildim, Ordu’nun her tarafına gittiğim zaman o kurmuş olduğum sıcak ilgi ve alakadan insanlarla aramdaki olumlu iletişimi görüyorum zaten. Bugün bizim olmayışımız hizmetlerin durduğu ve yapılmıyor olduğu anlamına gelmez, ben Ordulu hemşerilerime bir kez daha, özellikle de bir kardeşlik hukuku içerisinde şunu söylemek isterim; asla ideoloji ve siyasi taassup insanların gözünü kör etmemeli, doğruyu, gerçeği, hakikati görmesine engel olmamalıdır. Adaleti tesis ettirmesine engel olmamalıdır. Bunu şunun için söylüyorum; bakın son günlerde Türkiye genelinde yaşanan bir takım sokak eylemleri ve hareketleri var. Sokağa dökülmüş birçok insanlar var, ben her insan gibi Ordulu hemşerilerime AKP iktidarı döneminde geçen 11 yıl içerisinde Ordulu hemşerilerimiz, bu iktidardan neyi istediler de hizmet olarak alamadılar, neyi istediler de iktidar ve destek verdikleri siyasiler onlara bu konuda yardımcı olmadılar, öncülük etmediler? Geçen 11 yılda insanların düşüncesine, inancına, fikrine, yaşantısına, sosyal statüsüne, tercihlerine müdahale mi edildi, bir müdahale yapıldı mı, inancından, düşüncesinden, kılık kıyafetinden dolayı bir insan ötekileştirilmeye çalışıldı mı? bakın dünyanın gıpta ile baktığı bir Türkiye’ye bir takım yanlışlıklarla ve Türkiye’ye tüm güzellikleri yaşatanları ve iktidar sahiplerine, kurumsal yapıya karşı insanları sokağa dökmek suretiyle, demokratik olmayan yöntemlere ve yollara başvurmanın ne Orduya ne de Türkiye’ye bir fayda sağlamayacağını en az benim kadar Ordulu hemşerilerimde geçmişte yaşamış olduğu acı örnekleriyle bildiklerine inanıyorum. Eğer şikâyetleri varsa bunları en kısa zamanda önüne gelecek sandıkta, sandığa yansıta bilirler, ama kırarak, dökerek, milletin vermediğini, anti demokratik yöntemlerle elde etmek isteyen, düşünce sahipleri, fikir sahipleri, kanaat sahiplerine, yâ da geleceklerini böyle bir mücadele üzerine kurgulamaya çalışanlara; Ordulu hemşerilerimin iltifat etmemeleri gerektiğini bir kardeşiniz, bir arkadaşınız, bir ağabeyiniz olarak sağduyulu olmalarını ve sağ duyularını ortaya koymalarını, asla kıran döken, tahrip eden, dışlayan ötekileştiren tarafta olmamalarını söylüyorum. Dolayısıyla kendisine yakışır bir vakarla hareket edeceğine olan inancımı ifade etmek istiyorum. Tüm okurlarınıza ve Ordulular’a en derin saygı ve sevgilerimi sunuyor, sizlere de yayın hayatınızda başarılar diliyorum…
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.