Hüseyin Deniz
Köşe Yazarı
Hüseyin Deniz
 

AİLE OLUŞUMU VE TEMEL PRENSİP VE YAKLAŞIMLARI

AİLE OLUŞUMU VE  TEMEL PRENSİP VE YAKLAŞIMLARI Aile birbirlerine kan bağı, yasal ve duygusal bağlarla bağlı kişilerden oluşan en küçük toplumsal birimdir. Modern toplumlarda aile evlilik yoluyla kurulur. 1- Evliliğin önemli bi sünnet olduğunu unutulmamalıdır. Hz. Peygamber’in sünneti olan evliliğin kuruluş ve idamesi de yine aynı anlayış çerçevesinde gerçekleştirilmesi gerekir. Nitekim Allah Resulü buyuruyor ki:“İmkân bulanlarınız evlensin; çünkü gözü ve iffeti en iyi koruyan evliliktir.”(Buhari, Nikah, 2-3) Sünnet olduğu vurgulanarak kurulan bu müessese, aynı anlayış ile sürdürüldüğünde olası problemler de aynı bakış tarzı ile çözüme kavuşturulur. 2- Evlenmeyi kolaylaştırmak ancak “ciddiyeti” ihmal etmemek: Kuşkusuz, evlenme ve evlendirmede kolaylık sağlamak esas olmakla birlikte; bu kurumu ciddiye almak da dikkat edilmesi gereken önemli bir noktadır. Nikâhı hafife alıcı tavır ve davranışlar, yanlış bir takım sonuçları doğurur. “Kolaylaştırmak” ve “ciddiyetsizlik” birbiriyle iltibas ettirilmemesi gerekir. Kurumu laçkalaştırıcı yaklaşımlar, son derece yanlış ve tehlikelidir. 3- Evlilik kurumunu belirleyici ve tayin edici faktörü belirlemede samimi olmak: Evlenmeyi belirleyen faktörlerin “güzellik”, “zenginlik”,“soy-sop” ve “dini/ahlaki bütünlük” olduğu ve Hz. Peygamber’in özellikle sonuncusuna dikkat çekip tavsiye ettiği bilinen bir husustur. İşte bu önemli kurumun kurulmasını belirleyen faktör ya da faktörlerin sağlam belirlenmesi ve bu doğrultuda karar verilmesi esastır. Söz gelimi, esas alınan temel faktörün “güzellik” ya da “zenginlik” gibi geçici ve maddi olması durumunda; bunların “ortadan kalkması” veya “zedelenmesi”,kurumu sarsacaktır. Çünkü “asıl” olan faktör “yok” olmuştur. Bu yüzden Allah Resulü“sağlam”, “sürekli” ve “etkin” faktöre dikkat çekmiştir. 4- Aile ortamını gönüllü bir eğitim platformuna dönüştürmek: Aile kurumunda eğitici program seanslarının olması bireyleri birbirine bağlar. Ciddi meşguliyetler, kişileri ciddi seviyelere yükseltir. Bu seansların sosyal statü ve ihtiyaç durumuna göre belirlenmesi esas olmakla birlikte; ailede ihmal edilmemesi gereken en önemli eğitim seansı dine dair olanıdır. Özellikle çocukların yaş durumları göz önünde bulundurularak, Kur’an okuma, namaz kılma ve toplumsal sorumluluk bilinci kazandırma alıştırmaları, altı çizilmesi gerek önemli uğraşlardır. Hatta duruma göre; günlük/haftalık okuma seansları aile bireylerini kaynaştırma adına yapılması gereken en önemli eğitim dilimleridir. 5- Ailedeki her bireyin fikir ve düşüncesine önem vermek: Ailedeki her birey önemli olduğu gibi fikir ve düşüncesi de dikkate alınması gereken ehemmiyettedir. Başka bir deyimle “katılımcı” aile modeli kişilik gelişimini olumlu etkiler. Bu bakımdan belli periyotlarla karşılıklı saygı ve sevgi çerçevesinde özel gündemli “görüşme geceleri” düzenlemek ve bu platformda “herkese” söz hakkı vermek yapılması gereken önemli bir görevdir. Bu tavır, aile bireylerinde birlikte yaşama ve paylaşma alışkanlığını giderir. 6- Olabilecek anlaşmazlıkları “dışarıya taşırmadan” çözümlemek: Her yerde olduğu gibi ailede de bir takım problemlerin meydana gelmesi doğaldır. Önemli olan bu sıkıntıları yerinde ve makamında çözmektir. Dış müdahaleler, genellikle problemi çözme yerine daha da girift hale getirir. Kaybedilen her şeyi yerinde aramak esas olduğuna göre; problemi de kendi karargâhında çözümlemek, temel ilke olmalıdır. 7- Ailede karşılıklı sevgi ve saygı esastır: Aile kurucularının ve diğer bireylerin karşılıklı sevgi, saygı ve şefkatleri, birbirlerine verdikleri değerin göstergesidir. Bunların tek taraflı olması düşünülemez. Saygı bekleyenin sevgi ve şefkat dolu olması temel ilkedir. Şefkat ve muhabbet elbette ki, ihtiramın karşılığıdır.  8- Aile ortaklığı temel ilkedir: Ailedeki her birey, “farklı” güç ve kabiliyetlerle donatılmıştır. Bu yüzden bu kurumun, bir tahakküm ve iktidar yarışı için bir müsabaka meydanı olmadığı bilinmelidir. Yani aile ortamı; herkesin, fıtratı doğrultusunda katkı sağladığı ve beraber yönettiği bir yerdir. Müşterek yönetim ve katkı esastır. Elbette “işbölümü” çerçevesinde kimi bireyler, iç işlerde; kimi bireyler de dış işlerde görev alacak ve yetki kargaşasına meydan vermeyecektir. Her bireyin bir noktada temayüz etmesi son derece doğaldır. Bir kısmı daha güçlü bir fiziğe sahip iken, bir kısmı da şefkatte zirvededir. Dolayısıyla, hiçbir özellik kendi sahibine her hangi bir ayrıcalık kazandırmaz. Her birey kendi alanında yetki sahibidir.  9- “Boşama” sözcüğünü şaka olarak dahi kullanmamak: Boşama kelimesi aile sözlüğünden silinmeli ve bu kelimenin güzelim ortamda kullanılması yasaklanmalıdır. Bu ifadenin olur/olmaz bahanelerle dile getirilmesi, zamanla onu normal hale getirir. Oysa boşama, bütün çözüm yollarının tükenmesi durumunda başvurulması gereken son çaredir. Çünkü Allah’ın en sevmediği helal boşamadır. (Ebu Davud, Talak, 3) Fıtratları farklı ve yanlış karar sonucu birbirlerine mahkûm edilen bireylerin başvurabileceği bu sevimsiz helal elbette sevimsiz bir çözüm olarak varlığını sürdürecektir. Ancak bu, normal dışı ve sıra harici bir çözümsüzlük çözümüdür. 10- Taklit, teşvik ve ikaz gündemde olmalıdır: Buradaki taklitten maksat, bireylerin birbirlerinde tespit ettikleri, güzellikler noktasında taklit olayıdır. Teşvik de bu güzelliklere çağrı niteliğini taşır. İkaz da bu noktalardaki ihmallerde devreye girer. Ancak ikazlar için güzel ifadelerin kullanılması da temel esastır. Aksi takdirde iyilik ve güzellik makes bulmada zorlanır. Her konuda olduğu gibi; bu konuda da Hz. Peygamber en güzel örnektir. 11- Çocuk yetiştirmede ortak sorumluluk:  Evin en güzel meyveleri olan çocukları, İslam’a ve insanlığa faydalı bireyler olarak yetiştirmek ebeveynin ortak sorumluluğudur. Bu da bu görev noktasında her birisinin kendisini sorumlu hissetmesiyle aşılır. Karşılıklı tam destek olmadan güzel sonuç almak mümkün değildir. 12- Ev işlerinde paylaşım esastır: Kuşkusuz, erkek ya da kadınların daha çok başarılı oldukları ev işi alanlarının olması bilinen bir gerçektir. Bu yüzden her birey, kendi fıtratına uygun işleri yapma konusunda Hz. Peygamberi taklit etmesi beklenir. Hiçbir birey ev işi konusunda kendisini muaf ya da ayrıcalıklı görme yetkisine sahip değildir. Bu konuda tek taraflı ihaleden söz edilemez. Evlilik bir akitleşme şeklidir, herkes buna sadık kalırsa evlilikler uzun süre devam eder.
Ekleme Tarihi: 13 Haziran 2024 - Perşembe
Hüseyin Deniz

AİLE OLUŞUMU VE TEMEL PRENSİP VE YAKLAŞIMLARI

AİLE OLUŞUMU VE  TEMEL PRENSİP VE YAKLAŞIMLARI
Aile birbirlerine kan bağı, yasal ve duygusal bağlarla bağlı kişilerden oluşan en küçük toplumsal birimdir. Modern toplumlarda aile evlilik yoluyla kurulur.
1- Evliliğin önemli bi sünnet olduğunu unutulmamalıdır. Hz. Peygamber’in sünneti olan evliliğin kuruluş ve idamesi de yine aynı anlayış çerçevesinde gerçekleştirilmesi gerekir. Nitekim Allah Resulü buyuruyor ki:“İmkân bulanlarınız evlensin; çünkü gözü ve iffeti en iyi koruyan evliliktir.”(Buhari, Nikah, 2-3) Sünnet olduğu vurgulanarak kurulan bu müessese, aynı anlayış ile sürdürüldüğünde olası problemler de aynı bakış tarzı ile çözüme kavuşturulur.
2- Evlenmeyi kolaylaştırmak ancak “ciddiyeti” ihmal etmemek:
Kuşkusuz, evlenme ve evlendirmede kolaylık sağlamak esas olmakla birlikte; bu kurumu ciddiye almak da dikkat edilmesi gereken önemli bir noktadır. Nikâhı hafife alıcı tavır ve davranışlar, yanlış bir takım sonuçları doğurur. “Kolaylaştırmak” ve “ciddiyetsizlik” birbiriyle iltibas ettirilmemesi gerekir. Kurumu laçkalaştırıcı yaklaşımlar, son derece yanlış ve tehlikelidir.
3- Evlilik kurumunu belirleyici ve tayin edici faktörü belirlemede samimi olmak:
Evlenmeyi belirleyen faktörlerin “güzellik”, “zenginlik”,“soy-sop” ve “dini/ahlaki bütünlük” olduğu ve Hz. Peygamber’in özellikle sonuncusuna dikkat çekip tavsiye ettiği bilinen bir husustur. İşte bu önemli kurumun kurulmasını belirleyen faktör ya da faktörlerin sağlam belirlenmesi ve bu doğrultuda karar verilmesi esastır.
Söz gelimi, esas alınan temel faktörün “güzellik” ya da “zenginlik” gibi geçici ve maddi olması durumunda; bunların “ortadan kalkması” veya “zedelenmesi”,kurumu sarsacaktır. Çünkü “asıl” olan faktör “yok” olmuştur. Bu yüzden Allah Resulü“sağlam”, “sürekli” ve “etkin” faktöre dikkat çekmiştir.
4- Aile ortamını gönüllü bir eğitim platformuna dönüştürmek:
Aile kurumunda eğitici program seanslarının olması bireyleri birbirine bağlar. Ciddi meşguliyetler, kişileri ciddi seviyelere yükseltir. Bu seansların sosyal statü ve ihtiyaç durumuna göre belirlenmesi esas olmakla birlikte; ailede ihmal edilmemesi gereken en önemli eğitim seansı dine dair olanıdır. Özellikle çocukların yaş durumları göz önünde bulundurularak, Kur’an okuma, namaz kılma ve toplumsal sorumluluk bilinci kazandırma alıştırmaları, altı çizilmesi gerek önemli uğraşlardır. Hatta duruma göre; günlük/haftalık okuma seansları aile bireylerini kaynaştırma adına yapılması gereken en önemli eğitim dilimleridir.
5- Ailedeki her bireyin fikir ve düşüncesine önem vermek:
Ailedeki her birey önemli olduğu gibi fikir ve düşüncesi de dikkate alınması gereken ehemmiyettedir. Başka bir deyimle “katılımcı” aile modeli kişilik gelişimini olumlu etkiler. Bu bakımdan belli periyotlarla karşılıklı saygı ve sevgi çerçevesinde özel gündemli “görüşme geceleri” düzenlemek ve bu platformda “herkese” söz hakkı vermek yapılması gereken önemli bir görevdir. Bu tavır, aile bireylerinde birlikte yaşama ve paylaşma alışkanlığını giderir.
6- Olabilecek anlaşmazlıkları “dışarıya taşırmadan” çözümlemek:
Her yerde olduğu gibi ailede de bir takım problemlerin meydana gelmesi doğaldır. Önemli olan bu sıkıntıları yerinde ve makamında çözmektir. Dış müdahaleler, genellikle problemi çözme yerine daha da girift hale getirir. Kaybedilen her şeyi yerinde aramak esas olduğuna göre; problemi de kendi karargâhında çözümlemek, temel ilke olmalıdır.
7- Ailede karşılıklı sevgi ve saygı esastır:
Aile kurucularının ve diğer bireylerin karşılıklı sevgi, saygı ve şefkatleri, birbirlerine verdikleri değerin göstergesidir. Bunların tek taraflı olması düşünülemez. Saygı bekleyenin sevgi ve şefkat dolu olması temel ilkedir. Şefkat ve muhabbet elbette ki, ihtiramın karşılığıdır. 
8- Aile ortaklığı temel ilkedir:
Ailedeki her birey, “farklı” güç ve kabiliyetlerle donatılmıştır. Bu yüzden bu kurumun, bir tahakküm ve iktidar yarışı için bir müsabaka meydanı olmadığı bilinmelidir. Yani aile ortamı; herkesin, fıtratı doğrultusunda katkı sağladığı ve beraber yönettiği bir yerdir. Müşterek yönetim ve katkı esastır. Elbette “işbölümü” çerçevesinde kimi bireyler, iç işlerde; kimi bireyler de dış işlerde görev alacak ve yetki kargaşasına meydan vermeyecektir. Her bireyin bir noktada temayüz etmesi son derece doğaldır. Bir kısmı daha güçlü bir fiziğe sahip iken, bir kısmı da şefkatte zirvededir. Dolayısıyla, hiçbir özellik kendi sahibine her hangi bir ayrıcalık kazandırmaz. Her birey kendi alanında yetki sahibidir. 
9- “Boşama” sözcüğünü şaka olarak dahi kullanmamak:
Boşama kelimesi aile sözlüğünden silinmeli ve bu kelimenin güzelim ortamda kullanılması yasaklanmalıdır. Bu ifadenin olur/olmaz bahanelerle dile getirilmesi, zamanla onu normal hale getirir. Oysa boşama, bütün çözüm yollarının tükenmesi durumunda başvurulması gereken son çaredir. Çünkü Allah’ın en sevmediği helal boşamadır. (Ebu Davud, Talak, 3)
Fıtratları farklı ve yanlış karar sonucu birbirlerine mahkûm edilen bireylerin başvurabileceği bu sevimsiz helal elbette sevimsiz bir çözüm olarak varlığını sürdürecektir. Ancak bu, normal dışı ve sıra harici bir çözümsüzlük çözümüdür.
10- Taklit, teşvik ve ikaz gündemde olmalıdır:
Buradaki taklitten maksat, bireylerin birbirlerinde tespit ettikleri, güzellikler noktasında taklit olayıdır. Teşvik de bu güzelliklere çağrı niteliğini taşır. İkaz da bu noktalardaki ihmallerde devreye girer. Ancak ikazlar için güzel ifadelerin kullanılması da temel esastır. Aksi takdirde iyilik ve güzellik makes bulmada zorlanır. Her konuda olduğu gibi; bu konuda da Hz. Peygamber en güzel örnektir.
11- Çocuk yetiştirmede ortak sorumluluk: 
Evin en güzel meyveleri olan çocukları, İslam’a ve insanlığa faydalı bireyler olarak yetiştirmek ebeveynin ortak sorumluluğudur. Bu da bu görev noktasında her birisinin kendisini sorumlu hissetmesiyle aşılır. Karşılıklı tam destek olmadan güzel sonuç almak mümkün değildir.
12- Ev işlerinde paylaşım esastır:
Kuşkusuz, erkek ya da kadınların daha çok başarılı oldukları ev işi alanlarının olması bilinen bir gerçektir. Bu yüzden her birey, kendi fıtratına uygun işleri yapma konusunda Hz. Peygamberi taklit etmesi beklenir. Hiçbir birey ev işi konusunda kendisini muaf ya da ayrıcalıklı görme yetkisine sahip değildir. Bu konuda tek taraflı ihaleden söz edilemez.
Evlilik bir akitleşme şeklidir, herkes buna sadık kalırsa evlilikler uzun süre devam eder.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ordumanset.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.