VAKİT İYİLİK VAKTİ BU RAMAZAN VE HER ZAMAN

Yaşam 16.06.2015 - 23:26, Güncelleme: 15.06.2023 - 07:39 3661+ kez okundu.
 

VAKİT İYİLİK VAKTİ BU RAMAZAN VE HER ZAMAN

17 Haziran Çarşamba akşamı kılınacak ilk teravih namazı ve gecesinde yapılacak ilk sahur ve 18 Haziran Perşembe günü tutulacak ilk oruç ile idrak edeceğimiz on bir ayın sultanı rahmet, mağfiret, bereket ve Kur’an ayı Ramazan-ı şerif münasebetiyle Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez bir mesaj yayımladı.

Vakit iyilik Vakti Bu Ramazan ve Her Zaman diyerek bu senenin Ramazan ayı ana temasına vurgu yapan başkan Görmez mesajında şunlara yer verdi.Bir din ve medeniyet olarak İslam’ı anlamak, anlatmak ve yaşamak istediğimizde karşımıza çıkan temel kavramlardan birisi de hiç şüphesiz,“iyilik”tir…Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Medeniyetleri inşa eden, kendilerini tanımlamalarına imkân veren belli başlı kavramlar vardır. Bir din ve medeniyet olarak İslam’ı anlamak, anlatmak ve yaşamak istediğimizde karşımıza çıkan temel kavramlardan birisi de hiç şüphesiz,“iyilik”tir. Son dinin iyiye ve iyiliğe dair ne kadar derin bir bakış açısına sahip olduğunu fark etmek için onun söz dağarcığında yer alan kavram haritasına ve zengin anlam dünyasına bakmak yeterlidir.İyilik kimi zaman “hayır” kavramıyla, kimi zaman da “birr” kavramıyla karşımıza çıkar. Onun bazen “ihsan”, bazen “hasenat”, bazen “lütuf ”, bazen “fazl”, bazen “kerem”, bazen “âlicenaplık”, bazen “ma‘rûf ”, bazen de “mürüvvet” kavramlarıyla ifade edildiğini görürüz. Bireysel ve toplumsal hayatımızın detaylarında dolaştığımızda, iyiliğin inci dizisinden saçılan bu kavramlardan birine mutlaka tesadüf ederiz.İslam medeniyeti iyilik hareketini “vakıf ”lar marifetiyle kurumsallaştırmıştır…İslam medeniyeti iyilik hareketini “vakıf ”lar marifetiyle kurumsallaştırmıştır. Kaynağını doğrudan Kur’ân-ı Kerim ve Resûl-i Ekrem’in (s.a.s) sünnetinden alan vakıflar, kesintisiz hayır işleme bilincini İslam toplumlarına yerleştirmiş ve Müslümanlara ebedîleşmeyi öğretmiştir. Vakıflar, tarihimiz boyunca iyilerin buluşmasında, iyiliğin topluma yayılmasında ve süreklilik kazanmasında anahtar rol oynamıştır. İnsanlığa karşı ahlakî, vicdanî ve dinî sorumluluğunu yerine getirerek iyiliğe katkı sağlama çabası, vakıf müessesesinin temelini oluşturur. Sosyal hayatın dinamikleri, ekonomik hayatın parametreleri, kültürel hayatın kodları üzerinde son derece büyük tesirleri olan vakıf, salt yardımlaşma ve dayanışma duygusundan öte bir hayat felsefesidir. İslam dünyasının dört bir köşesine yayılmış olan mescit ve camiler, han, hamam ve imarethaneler, mektep ve medreseler, tekke ve zâviyeler, çeşme ve sebiller, köprü ve kervansaraylar, topluma sundukları karşılıksız hizmetle vakfın somutlaşan abideleri olmuştur. Kuruluşunun 40. yılını kutladığımız Türkiye Diyanet Vakfı da bu kadim iyilik zincirinin günümüzdeki en güçlü halkalarından biri olarak görevini ifa etmektedir. Bir hayır ve yardımlaşma kapısına dönüşen ve gönüller arasında köprüler kurmaya devam eden Vakfımız, gelinen noktada yedi kıtada iyiliğe öncü, iyilere yol arkadaşı olmakla onur duymaktadır. Sonuç olarak “iyilik”, kültür ve medeniyetimizi şekillendiren değerler manzumesinde merkezî bir konuma sahip olmuştur. İslam’ın varlığa, insana ve ahlaka bakışı, iyilik anlayışının da temelini oluş- turmuştur. İslam’ın “iyilik tasavvuru” daima aşkın ve metafizik değerlerle, insan onuruyla, fayda ve maslahatla, sorumluluk bilinciyle ve hayatın nihai anlam ve gayesiyle birlikte inşa edilmiştir. Dinî metinlerimizde ifadesini bulduğu şekliyle, Müslü- man, hayatını iyiliğe adayan ve onu iyiliklerle anlamlandıran kişidir. Resûl-i Ekrem (s.a.s) bir duasında, iyilik için yaşamayı bir varoluş sebebi olarak takdim etmiştir.“İyilik ideali”nin zedelendiği bir zaman diliminde, savaşların, işgallerin, soykırımların, ihtilallerin, sömürgeciliğin ve şiddetin had safhaya çıktığı bir yerkürede yaşıyoruz. İyiliği arayan, iyiliksiz kalan, iyilik için çırpınan, iyiliğe muhtaç, iyilikten bihaber bin bir türlü insana ulaşmak, her birine iyilik götürmek gibi büyük bir sorumluluk taşıyoruz. Dünyanın önemli bir bölümü açlık, sefalet ve korku içinde temel ihtiyaçlarını karşılamanın mücadelesini verirken, diğer bir bölümü sorumsuz ve ölçüsüz bir tavırla yapay ihtiyaç ve arzuların peşinde koşuyorsa, iyilik tasavvurunu yeniden gözden geçirmesi için insanlığa açık ve acil bir çağrıda bulunuyoruz.Bugün iyiliğin hayat bulduğu topraklardan, iyilerin imar ettiği şehirlerden kan ve barut kokusu yayılıyor…Elbette biz Müslümanların da bu çağrıya kulak vermemizi gerektirecek nedenlerimiz var. Bugün iyiliğin hayat bulduğu topraklardan, iyilerin imar ettiği şehirlerden kan ve barut kokusu yayılıyor. Bir kötülük sarmalı İslam dünyasını rehin almış durumda ve bu sarmalı besleyen yolları bir türlü kapatamıyoruz. Eleştirilere karşı gösterdiğimiz savunmacı yaklaşım, “daha iyi” olma yolundaki çabalarımızı yavaşlatıyor. Bugün İslam âlemi, önce kendi değer ve kavramlarıyla nasıl bir ilişkide olduğunu yeniden gözden geçirmek, sonra da insanlığa karşı “iyilik teklifi”ni yenilemek zorundadır.“Ben Müslüman’ım” diyen herkes, iyiliğin yeniden bu coğrafyada ve bütün dünyada hâkim kılınması için seferber olmalı…Zamana tanıklık eden ve “Ben Müslüman’ım” diyen herkes, iyiliğin yeniden bu coğrafyada ve bütün dünyada hâkim kılınması için seferber olmalı; en yakın çevresinden başlamak üzere her işinde hayra anahtar, şerre kilit olmayı ilke edinmelidir. Bu düşüncelerle iyiliğin egemen olduğu bir dünyayı Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.."Vakit İyilik Vakti Bu Ramazan ve Her Zaman"
17 Haziran Çarşamba akşamı kılınacak ilk teravih namazı ve gecesinde yapılacak ilk sahur ve 18 Haziran Perşembe günü tutulacak ilk oruç ile idrak edeceğimiz on bir ayın sultanı rahmet, mağfiret, bereket ve Kur’an ayı Ramazan-ı şerif münasebetiyle Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez bir mesaj yayımladı.

Vakit iyilik Vakti Bu Ramazan ve Her Zaman diyerek bu senenin Ramazan ayı ana temasına vurgu yapan başkan Görmez mesajında şunlara yer verdi.
Bir din ve medeniyet olarak İslam’ı anlamak, anlatmak ve yaşamak istediğimizde karşımıza çıkan temel kavramlardan birisi de hiç şüphesiz,“iyilik”tir…
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Medeniyetleri inşa eden, kendilerini tanımlamalarına imkân veren belli başlı kavramlar vardır. Bir din ve medeniyet olarak İslam’ı anlamak, anlatmak ve yaşamak istediğimizde karşımıza çıkan temel kavramlardan birisi de hiç şüphesiz,“iyilik”tir. Son dinin iyiye ve iyiliğe dair ne kadar derin bir bakış açısına sahip olduğunu fark etmek için onun söz dağarcığında yer alan kavram haritasına ve zengin anlam dünyasına bakmak yeterlidir.
İyilik kimi zaman “hayır” kavramıyla, kimi zaman da “birr” kavramıyla karşımıza çıkar. Onun bazen “ihsan”, bazen “hasenat”, bazen “lütuf ”, bazen “fazl”, bazen “kerem”, bazen “âlicenaplık”, bazen “ma‘rûf ”, bazen de “mürüvvet” kavramlarıyla ifade edildiğini görürüz. Bireysel ve toplumsal hayatımızın detaylarında dolaştığımızda, iyiliğin inci dizisinden saçılan bu kavramlardan birine mutlaka tesadüf ederiz.
İslam medeniyeti iyilik hareketini “vakıf ”lar marifetiyle kurumsallaştırmıştır…
İslam medeniyeti iyilik hareketini “vakıf ”lar marifetiyle kurumsallaştırmıştır. Kaynağını doğrudan Kur’ân-ı Kerim ve Resûl-i Ekrem’in (s.a.s) sünnetinden alan vakıflar, kesintisiz hayır işleme bilincini İslam toplumlarına yerleştirmiş ve Müslümanlara ebedîleşmeyi öğretmiştir. Vakıflar, tarihimiz boyunca iyilerin buluşmasında, iyiliğin topluma yayılmasında ve süreklilik kazanmasında anahtar rol oynamıştır. İnsanlığa karşı ahlakî, vicdanî ve dinî sorumluluğunu yerine getirerek iyiliğe katkı sağlama çabası, vakıf müessesesinin temelini oluşturur. Sosyal hayatın dinamikleri, ekonomik hayatın parametreleri, kültürel hayatın kodları üzerinde son derece büyük tesirleri olan vakıf, salt yardımlaşma ve dayanışma duygusundan öte bir hayat felsefesidir. İslam dünyasının dört bir köşesine yayılmış olan mescit ve camiler, han, hamam ve imarethaneler, mektep ve medreseler, tekke ve zâviyeler, çeşme ve sebiller, köprü ve kervansaraylar, topluma sundukları karşılıksız hizmetle vakfın somutlaşan abideleri olmuştur. Kuruluşunun 40. yılını kutladığımız Türkiye Diyanet Vakfı da bu kadim iyilik zincirinin günümüzdeki en güçlü halkalarından biri olarak görevini ifa etmektedir. Bir hayır ve yardımlaşma kapısına dönüşen ve gönüller arasında köprüler kurmaya devam eden Vakfımız, gelinen noktada yedi kıtada iyiliğe öncü, iyilere yol arkadaşı olmakla onur duymaktadır. Sonuç olarak “iyilik”, kültür ve medeniyetimizi şekillendiren değerler manzumesinde merkezî bir konuma sahip olmuştur. İslam’ın varlığa, insana ve ahlaka bakışı, iyilik anlayışının da temelini oluş- turmuştur. İslam’ın “iyilik tasavvuru” daima aşkın ve metafizik değerlerle, insan onuruyla, fayda ve maslahatla, sorumluluk bilinciyle ve hayatın nihai anlam ve gayesiyle birlikte inşa edilmiştir. Dinî metinlerimizde ifadesini bulduğu şekliyle, Müslü- man, hayatını iyiliğe adayan ve onu iyiliklerle anlamlandıran kişidir. Resûl-i Ekrem (s.a.s) bir duasında, iyilik için yaşamayı bir varoluş sebebi olarak takdim etmiştir.
“İyilik ideali”nin zedelendiği bir zaman diliminde, savaşların, işgallerin, soykırımların, ihtilallerin, sömürgeciliğin ve şiddetin had safhaya çıktığı bir yerkürede yaşıyoruz. İyiliği arayan, iyiliksiz kalan, iyilik için çırpınan, iyiliğe muhtaç, iyilikten bihaber bin bir türlü insana ulaşmak, her birine iyilik götürmek gibi büyük bir sorumluluk taşıyoruz. Dünyanın önemli bir bölümü açlık, sefalet ve korku içinde temel ihtiyaçlarını karşılamanın mücadelesini verirken, diğer bir bölümü sorumsuz ve ölçüsüz bir tavırla yapay ihtiyaç ve arzuların peşinde koşuyorsa, iyilik tasavvurunu yeniden gözden geçirmesi için insanlığa açık ve acil bir çağrıda bulunuyoruz.
Bugün iyiliğin hayat bulduğu topraklardan, iyilerin imar ettiği şehirlerden kan ve barut kokusu yayılıyor…
Elbette biz Müslümanların da bu çağrıya kulak vermemizi gerektirecek nedenlerimiz var. Bugün iyiliğin hayat bulduğu topraklardan, iyilerin imar ettiği şehirlerden kan ve barut kokusu yayılıyor. Bir kötülük sarmalı İslam dünyasını rehin almış durumda ve bu sarmalı besleyen yolları bir türlü kapatamıyoruz. Eleştirilere karşı gösterdiğimiz savunmacı yaklaşım, “daha iyi” olma yolundaki çabalarımızı yavaşlatıyor. Bugün İslam âlemi, önce kendi değer ve kavramlarıyla nasıl bir ilişkide olduğunu yeniden gözden geçirmek, sonra da insanlığa karşı “iyilik teklifi”ni yenilemek zorundadır.
“Ben Müslüman’ım” diyen herkes, iyiliğin yeniden bu coğrafyada ve bütün dünyada hâkim kılınması için seferber olmalı…
Zamana tanıklık eden ve “Ben Müslüman’ım” diyen herkes, iyiliğin yeniden bu coğrafyada ve bütün dünyada hâkim kılınması için seferber olmalı; en yakın çevresinden başlamak üzere her işinde hayra anahtar, şerre kilit olmayı ilke edinmelidir. Bu düşüncelerle iyiliğin egemen olduğu bir dünyayı Yüce Rabbimden niyaz ediyorum..
"Vakit İyilik Vakti Bu Ramazan ve Her Zaman"

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ordumanset.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.