ÖĞRETMEN KANUNUNDA ÖĞRETMEN YOK!
CHP Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel mecliste yaptığı konuşmada getirilen Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu eleştirdi. 9 maddelik meslek kanununu olamayacağını söyleyen Adıgüzel konuşmasında şunları dile getirdi:
“Öğretmenlik kanunu" diye getirilen bu düzenleme sınırlı ve sorunlu bir düzenlemedir. Sınırlıdır çünkü 1 milyon 112 bin öğretmeni ilgilendiren bu kanunu gelip 9 maddeye sıkıştırmışsınız. Bu kanun sorunludur çünkü sorun çözmekten uzak, hatta sorun üretmeye adaydır. Hangi sorunu çözecek bu kanun? Öğretmenlerin maaşlarında, ders ücretlerinde, özlük haklarında bir değişiklik mi geliyor? Hayır. Öğretmen açığını mı kapatıyor? Hayır. Atanamayan öğretmenlere ne veriyor? Hiç. Özel okullarda rehabilitasyon merkezlerinde çalışan öğretmenlere bir çözüm var mı? Yok. Sözleşmeli öğretmenler kadroya alınıyor mu, aile birliği sağlanıyor mu? Hayır. Engelli ücretli öğretmenlere, PIKTES öğretmenlerine bir şey vadediyor mu? Yok. Asgari ücretin ancak yarısını alan öğretmenler var, ücretli öğretmenler, bunlar açlık sınırında da değil arkadaşlar, aç, aç. Bunlara bir şey var mı? Yok.
Bu kanunda öğretmen yok. Ne kadar öğretmen sendikası varsa Komisyonda orada hepsi açıklamada bulundu -kayıtlarda var- beyanlarını görürsünüz. Peki, ne var bu kanunda? Zaten çeşit çeşit öğretmen vardı, kadrolu, sözleşmeli, ücretli. Şimdi, bu çeşitlere birkaç çeşit daha geldi, işte uzman öğretmen, başöğretmen, aday öğretmen. Yani öğretmenlerin tek sorunu buydu da dertleri bitecek mi? Ya, çeşit yapmak eğer sorunu çözüyorsa biraz daha yapalım. Başöğretmen, başaltı, büyük orta, küçük orta, tozkoparan, teşvik boy, minik boy.
Siz sadece öğretmenleri bölmüyorsunuz arkadaşlar, velileri de bölüyorsunuz. Bakın "Efendim, benim çocuğum aday öğretmende olmasın, uzman olsun, başöğretmen olsun." Hâlbuki hepsi aynı işi yapıyor. Burada bir kariyer yarışı olmayacak, burada torpil yarışı olacak, torpil. Cemaat ve vakıfların kapısını kim aşındırıyorsa o kademe ve kadro alacak.
Millî Eğitimde FETÖ döneminde bir uygulama vardı, Millî Eğitim Bakanlığı İzleme ve Değerlendirme Daire Başkanlığı. Daha önce burada sekiz yılı dolduranlar başkan olabiliyordu. Hemen kanunu değiştirdiler, uygulamayı, sekiz yılı bir yıla indirdiler, orayı FETÖ'cülerle doldurdular; FETÖ'cüler böylece orada başkan olabildiler. Ben şimdi bunu niye anlattım? Ne zaman bir cemaat yuvalanması, bir kadrolaşması planlanıyorsa hemen kuralları değiştiriyorsunuz, işte bugün, o günlerden biri arkadaşlar.
Erdoğan diyor ki: "Bütüncül bir kanun." Ağam bizimle eğlenir misali "bütüncül" dediğin kanunda aileler bile parça parça. Sözleşmeli öğretmenlerin aile birliği yok. Ana bir yerde, baba bir yerde, boşanmış anne, babalar gibi çocuk bunlardan ayrı bir yerde, iki ayrı yerde 2 ev. Aile birliğini korumak devletin en temel görevidir. Hiçbir hükûmet veya zümre bu hakkı hiçbir gerekçeyle yok sayamaz. Yok efendim, göreve gelirken kabul etmiş. Anayasaya aykırı bir durumu bir vatandaş kabul etse devlet de kabul edecek mi yani? Her şeyden öte Genel Başkanınız söyledi, buradan ben Sayın Erdoğan'ı aynen okuyorum: "Sözleşmeli öğretmen, kadrolu öğretmen ayrımını da kaldırıyoruz. Mecburi hizmet hariç, atamaları, özlük hakları, mazeret tayinleri başta olmak üzere sözleşmeli öğretmenlerimiz kadrolu öğretmenlerimiz de aynı haklara sahip olacaklar." Siz burada ısrar ederek Genel Başkanınız Erdoğan'ı öğretmenleri kandıran, sözünde durmayan kişi durumuna sokuyorsunuz.
Bugün bu çatı bir şeye şahit olacak. Değerli arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisi ve sözleşmeli öğretmenlerin aile birliğinden yana olan tüm partiler ve milletvekillerini bu tutanaklar yazacak. Anne ve babasından ayrı, gözü yaşlı çocuklara, baba hasreti çeken, kalbi kırık, boynu bükük yavrulara sebep olanları da bu tutanaklar yazacak. Sakın ola bu maddeye evet için elini kaldıranlar, bugünden sonra aileden, hak ve özgürlüklerden bahsetmeye kalkmasın; bugünü hatırlatacağız. Bir daha Sayın Erdoğan aileden, kadın, çocuk haklarından konuştuğunda bugünü hatırlatacağız. Bir kürsüden bir çocuğa mikrofon verildiğinde, kucağına da bir oyuncak kamyon konulduğunda bugünü hatırlatacağız. Türkiye'yi anne babası sağ iken yetim büyüyen çocuklar ülkesine çevirdiniz. Şu 9'uncu maddeye 2 kelime, aile birliği eklemek bu Meclisin görevidir ama samimi değilsiniz. Samimi olsanız "Bu durumda kaç aile var?" diye sorardınız, biriniz dahi sormadınız.
Ama sözleşmeli öğretmenlerim, hiç umudunuzu kırmayın. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu sorununuzu iktidara gelir gelmez çözeceğiz, size bu konuda söz veriyoruz. 3600 ek gösterge yıllardır söylüyoruz, destekliyoruz ama neden bir yıl bekliyoruz? Şimdi kanun çıkaracaksınız, bir yıl sonra uygulamaya geçecek, öyle mi?
Ya, siz geçen, doktorlara oy birliğiyle çıkardığınız maaş düzenlemesiyle ilgili daha buradan çıkmadan o kanunu geri çektiniz, daha salondan çıkmadan. Bir yıl sonra gelecek olan 3600'ü siz o bir yılda 3600 kere geri çekersiniz, iptal edersiniz.
İşte, az önce söyledik; Sayın Erdoğan sözleşmeli öğretmenlere aile birliği sözü verdi, bir ay ancak geçti. Söz tutuldu mu, işte burada görüyoruz; hayır. Size neden güvensin ki öğretmenler? Tecrübeyle sabit.
Şimdi, bir de okulların durumuna değinmek istiyorum. AKP iktidarlarında 8 defa Bakan değişmiş. Artık müfredat, çağdaş, bilimsel eğitim, bunlardan geçtik; okullarda güvenlik, sağlık ve temizlik arar hâle geldik. Okullarda temizlik görevlisi, sağlık ve güvenlik görevlisi eksiğini tamamlayınız çünkü okulları pislik götürüyor. 1.200 öğrenciye 1 hizmetli bakıyor. Sağlık görevlisi yok. Okullarda çocuklarımızın güvenliği Allah'a emanet.