BiLiMSEL OLMAYAN YÖNTEMLERE GÜVENMEYiN!

Sağlık 15.10.2019 - 16:40, Güncelleme: 15.06.2023 - 07:39 2701+ kez okundu.
 

BiLiMSEL OLMAYAN YÖNTEMLERE GÜVENMEYiN!

Kanser dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir halk sağlığı sorunudur.

Kanser dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir halk sağlığı sorunudur. Günümüzde erken teşhis ile kanser tedavisinde başarı sağlanıyor ve yaşam kalitesi artıyor. Medical Park Ordu Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Cengiz Akosman, “Kanser tedavisinde alternatif tıp ürünleri ile kastedilen yöntemler deneme yanılmalarla türetilmiş, para kaygıları ile piyasada dolanan ve birçok ilaçla etkileşebilme potansiyeli taşıyan yöntemlerdir” dedi. PSİKOLOJİK DESTEK ÇOK ÖNEMLİ Dr. Akosman sözlerini şöyle sürdürdü: “Hastalarımız tedavi edilirken hasta yakınları alternatif tıp arayışına girebiliyorlar. Şunu özellikle belirtmeliyim ki; bizler bilime dayalı önerilerle hastalarımızı tedavi ederiz. Birçok çalışmayla gösterilmiş, doğruluğu şüphe götürmez tedavi yöntemleri ile hastaların karşısına çıkarız. Alternatif tıp ürünleri ile kastedilen yöntemler; deneme yanılmalarla türetilmiş, para kaygıları ile piyasada dolanan, tek başına kanseri tedavi edemeyen ve birçok ilaçla etkileşebilme potansiyeli taşıyan yöntemlerdir. Hastaya, tedavi aşamasındayken alternatif tıp arayışından ziyade psikolojik destek verilmelidir. Çevre desteği çok önemlidir. Hastaların tedavileri gereği unutkanlık, yorgunluk, halsizlik, bulantı gibi durumları nedeniyle bakıma ihtiyaçları vardır. Doğru beslenme (hastanın vücut yapısı hastalık tipi ve uygulanan tedavilere göre değişkenlik gösterir), izin verildiği ölçüde spor aktiviteleri ( yürüyüş, jimnastik, yüzme vs) önemlidir. DİYABET VE OBEZİTE KANSERİ TETİKLİYOR! Diyabetin (şeker hastalığı) ve obezitenin kanser riskini artırdığı da dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Cengiz Akosman, “Buradan yola çıkarak beslenme kalitesinin ve vücut kitle indeksinin kanserde önemli olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bazı mekanizmalarla şekerin kanser gelişimi üzerinde rol oynayabileceği birkaç çalışmada gösterilmiş olsa da diyetteki şeker miktarının ne kadar olması konusunda bir netlik yoktur. Sağlıklı diyetlerle kastedilen düşük karbonhidrat yüksek protein, doymamış yağ asitleri barındıran yağların tüketildiği lifli gıdaların bünyesinde bulunduğu diyetlerdir. Kanser hastalarımıza da genelde bu prensipte diyet önerilir” dedi. Dr. Akosman bağışıklık konusuna da dikkat çekerek, “Bağışıklık kanser gelişme sürecinde vücudu koruyan bir sistemdir. Her bedende hücre bölünmeleri aşamalarında kanserleşebilecek anormal hücreler gelişebilmektedir. Normal çalışan bağışıklık yapısı bu hücreleri bulup yok edebilmektedir. Bazı nedenlerle bağışıklık için gerekli savunma mekanizmaları düzgün çalışmayabilir (ilaç etkisi, bağışıklığı baskılayacak hastalıklar, genetik bozukluklar) dolayısıyla bu hücreler kanser gelişimi için uygun ortam bulur. Bu arada kanser bulaşıcı bir hastalık değildir. Bazı kanser tiplerinde kanser riskinin genetik yolla aktarılabilmesi bu hastalığın bulaşıcı olduğu anlamına gelmemelidir” diye konuştu. TEDAVİ SEÇENEĞİ HASTALIĞA GÖRE DEĞİŞİR Dr. Cengiz Akosman, kanserin bulunduğu organa, tipine ve evresine göre tedavinin farklılık gösterdiğini belirterek, “Birçok kanser tipinde erken evrede genellikle cerrahi önerilmektedir. Erken evre bazı hastalıklarda cerrahi müdahalenin öncesinde veya sonrasında kemoterapi ve/veya radyoterapi kullanılabilmektedir. Sıçramış hastalıklarda ise tedavi seçenekleri kemoterapiler, hedefe dönük ilaç tedavileri, immunoterapiler bazı kanser tiplerinde kök hücre destekli yüksek doz kemoterapiler gibi tedavi seçeneklerimiz vardır” dedi. ÇERNOBİL’İN ETKİSİ VAR MI? Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Cengiz Akosman, Çernobil faciasının kanser oluşumunda etkisinin var olup olmadığı hakkında ise şunları söyledi; “Bu konuda net bir veri olmasa da yapılan bazı araştırmalarda, Çernobil faciasının kanser gelişimine ciddi bir katkısı olmadığı belirtilmiş. Kendi düşüncem ise şöyle; radyasyona maruziyet sonrası erken dönemde yani ilk birkaç yılda lösemi, lenfoma gibi kanser ihtimalleri artar. Radyasyon maruziyeti nedeniyle oluşabilecek mutasyonlara bağlı gelişme ihtimali olan akciğer, meme, mide, bağırsak kanseri gibi durumlar çok uzun yıllar sonra ortaya çıkmaktadır. Bunun Çernobil’den etkilenen tüm bölgelerde ciddi bir çalışmayla araştırılması uygun olacaktır.” HABER MERKEZİ
Kanser dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir halk sağlığı sorunudur.

Kanser dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir halk sağlığı sorunudur. Günümüzde erken teşhis ile kanser tedavisinde başarı sağlanıyor ve yaşam kalitesi artıyor. Medical Park Ordu Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Cengiz Akosman, “Kanser tedavisinde alternatif tıp ürünleri ile kastedilen yöntemler deneme yanılmalarla türetilmiş, para kaygıları ile piyasada dolanan ve birçok ilaçla etkileşebilme potansiyeli taşıyan yöntemlerdir” dedi.
PSİKOLOJİK DESTEK ÇOK ÖNEMLİ
Dr. Akosman sözlerini şöyle sürdürdü: “Hastalarımız tedavi edilirken hasta yakınları alternatif tıp arayışına girebiliyorlar. Şunu özellikle belirtmeliyim ki; bizler bilime dayalı önerilerle hastalarımızı tedavi ederiz. Birçok çalışmayla gösterilmiş, doğruluğu şüphe götürmez tedavi yöntemleri ile hastaların karşısına çıkarız. Alternatif tıp ürünleri ile kastedilen yöntemler; deneme yanılmalarla türetilmiş, para kaygıları ile piyasada dolanan, tek başına kanseri tedavi edemeyen ve birçok ilaçla etkileşebilme potansiyeli taşıyan yöntemlerdir. Hastaya, tedavi aşamasındayken alternatif tıp arayışından ziyade psikolojik destek verilmelidir. Çevre desteği çok önemlidir. Hastaların tedavileri gereği unutkanlık, yorgunluk, halsizlik, bulantı gibi durumları nedeniyle bakıma ihtiyaçları vardır. Doğru beslenme (hastanın vücut yapısı hastalık tipi ve uygulanan tedavilere göre değişkenlik gösterir), izin verildiği ölçüde spor aktiviteleri ( yürüyüş, jimnastik, yüzme vs) önemlidir.
DİYABET VE OBEZİTE KANSERİ TETİKLİYOR!

Diyabetin (şeker hastalığı) ve obezitenin kanser riskini artırdığı da dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Cengiz Akosman, “Buradan yola çıkarak beslenme kalitesinin ve vücut kitle indeksinin kanserde önemli olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bazı mekanizmalarla şekerin kanser gelişimi üzerinde rol oynayabileceği birkaç çalışmada gösterilmiş olsa da diyetteki şeker miktarının ne kadar olması konusunda bir netlik yoktur. Sağlıklı diyetlerle kastedilen düşük karbonhidrat yüksek protein, doymamış yağ asitleri barındıran yağların tüketildiği lifli gıdaların bünyesinde bulunduğu diyetlerdir. Kanser hastalarımıza da genelde bu prensipte diyet önerilir” dedi. Dr. Akosman bağışıklık konusuna da dikkat çekerek, “Bağışıklık kanser gelişme sürecinde vücudu koruyan bir sistemdir. Her bedende hücre bölünmeleri aşamalarında kanserleşebilecek anormal hücreler gelişebilmektedir. Normal çalışan bağışıklık yapısı bu hücreleri bulup yok edebilmektedir. Bazı nedenlerle bağışıklık için gerekli savunma mekanizmaları düzgün çalışmayabilir (ilaç etkisi, bağışıklığı baskılayacak hastalıklar, genetik bozukluklar) dolayısıyla bu hücreler kanser gelişimi için uygun ortam bulur. Bu arada kanser bulaşıcı bir hastalık değildir. Bazı kanser tiplerinde kanser riskinin genetik yolla aktarılabilmesi bu hastalığın bulaşıcı olduğu anlamına gelmemelidir” diye konuştu.
TEDAVİ SEÇENEĞİ HASTALIĞA GÖRE DEĞİŞİR
Dr. Cengiz Akosman, kanserin bulunduğu organa, tipine ve evresine göre tedavinin farklılık gösterdiğini belirterek, “Birçok kanser tipinde erken evrede genellikle cerrahi önerilmektedir. Erken evre bazı hastalıklarda cerrahi müdahalenin öncesinde veya sonrasında kemoterapi ve/veya radyoterapi kullanılabilmektedir. Sıçramış hastalıklarda ise tedavi seçenekleri kemoterapiler, hedefe dönük ilaç tedavileri, immunoterapiler bazı kanser tiplerinde kök hücre destekli yüksek doz kemoterapiler gibi tedavi seçeneklerimiz vardır” dedi.
ÇERNOBİL’İN ETKİSİ VAR MI?
Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Cengiz Akosman, Çernobil faciasının kanser oluşumunda etkisinin var olup olmadığı hakkında ise şunları söyledi; “Bu konuda net bir veri olmasa da yapılan bazı araştırmalarda, Çernobil faciasının kanser gelişimine ciddi bir katkısı olmadığı belirtilmiş. Kendi düşüncem ise şöyle; radyasyona maruziyet sonrası erken dönemde yani ilk birkaç yılda lösemi, lenfoma gibi kanser ihtimalleri artar. Radyasyon maruziyeti nedeniyle oluşabilecek mutasyonlara bağlı gelişme ihtimali olan akciğer, meme, mide, bağırsak kanseri gibi durumlar çok uzun yıllar sonra ortaya çıkmaktadır. Bunun Çernobil’den etkilenen tüm bölgelerde ciddi bir çalışmayla araştırılması uygun olacaktır.”
HABER MERKEZİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ordumanset.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.